İsmet Paşa’nın kurduğu birinci cumhuriyet hükümeti
Türk İstiklal Savaşının başlangıcından itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi ülkenin en önemli kurumu idi. Bunun nedeni milli hakimiyetin tecelli ettiği yer olmasındandır. Anadolu İhtilali buradan yönetildi. Bütün eylem, işlem ve kararların meşruiyet kaynağı TBMM idi. Kurtuluş Savaşı kuvvetler birliği ve meclis üstünlüğü ilkesi temelinde başarıya ulaştırıldı.
Bu nedenle TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa fiilen devlet başkanıydı. Yasama meclisinin başkanı ve yürütmenin doğal başkanıydı. 1923’te seçimler yenilendi. İkinci Meclis toplandı. Bu kez İcra Vekilleri Heyeti’nin başına Fethi Bey getirildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal 1923 Ağustos'undan 29 Ekim'e kadar fiilen devlet başkanı ve yasama meclisinin birinci başkanıydı. Türkiye'de en güçlü otorite, karizmatik lider, Gazi ve halaskardı. İcra Vekilleri heyetinin başkanlığına Fethi Bey’in getirilmesi Gazi'nin partisinin iktidarda olması, hükümeti kurması demekti.
Lozan Barışını müzakere etmiş bütün heyet bakan olarak bu hükümette yer almıştır. 85 sayılı Teşkilat Esasiye Kanununu (1921 Anayasası) değiştiren 364 sayılı kanun Türkiye'nin siyasal rejimini; Türkiye Devleti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından idare edildiğini, hükümet şeklinin cumhuriyet olarak tanımladı. TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, cumhurbaşkanı seçilince, boşalan en önemli makam Meclis Başkanlığı oldu. Atatürk, kurucusu olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin başkanlığına en çok itimat ettiği yakın arkadaşı Fethi Bey’i seçtirdi. Bu çok anlamlı ve önemli bir karardır.
İcra Vekilleri Heyeti’nin başkanı artık başvekil sıfatını taşıyacaktı. Başvekil reisicumhur tarafından görevlendirilecek, hükümet TBMM’nin onayına sunulacaktı Bu önemli makama kim getirilebilirdi?
Öncelikle baş vekaletin siyasi işlevini ve başvekil kimliğini irdelemek gerekir. Başvekil İcra Vekilleri heyetinin ortak siyasal sorumluluğunu alan yetkili ve sorumlu bir siyasi aktördü. İcra vekilleri heyeti reisi gibi müzakere moderatörü değildi. Siyasi programı TBMM takdim edildikten sonra güven oylaması ile görevine devam edebilirdi.
Bu kişi İsmet Paşa olacaktır. Bu seçimin nedenlerini inceleyelim.
Atatürk'ün önderlik sürecini dikkate aldığımızda, yürütmede itimat edebileceği kişinin İsmet Paşa olabileceğini gösteren gelişme Lozan sürecinde olmuştur. İsmet Paşa, Heyet-i murahhasanın başkanı olarak Lozan'a gönderilmiştir.
Bu manevra ile, Rauf’un Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanını zayıflatma hamlesi açık düşmüş, boşa çıkarılmış oldu. Rauf Bey İsmet Paşa'nın Lozan'a gönderilmesiyle kanımca fiilen tasfiye edilmiştir. Bu durum, İkinci Meclisle netleşti.
Yeni dönemde rejimin çatısının nasıl kurulacağına dair ilk işaret bu oldu. Reisi Cumhur Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda ekseriyet partisinin önderidir. En önemli husus budur. Hükümet başkanlığına (yürütme alanından sorumluluk) İsmet Paşa getirildi. 1924'teki hükümet değişikliğinde Fethi Bey, icranın başına geçince, TBMM başkanlığına Kazım Özalp Paşa getirildi.
(Gazi Mustafa Kemal Paşa, Reisi cumhur, İsmet Paşa, başvekil)
Bu yer değiştirmelerden çıkardığım sonuç şudur: Atatürk'ün önderliğinde siyasal seçkinler havuzundaki aktörler önem sırasına göre şöyle sıralanıyordu. 1. Fethi Bey (Okyar) 2. İsmet Paşa (İnönü) 3. Kazım Paşa (Özalp)
Erken cumhuriyet döneminde İcra Vekilleri heyetinin TBMM karşısında konumu parlamenter hükümet modelini andırmakla birlikte bu şekli bir benzerliktir. Çünkü çoğunluk partisinin önderi Başvekil değil reisi cumhurdur. Atatürk Cumhurbaşkanı seçildikten sonra fırka başkan vekilliğini İsmet Paşa'ya bırakmıştır. Bunu günlük siyasete göreli bir mesafe koyma hali olarak tanımlayabiliriz.
Böylece Türkiye'nin siyasal rejimi ve ana aktörler belirginleşti. Gazi, devlet başkanı (reisi cumhur) ve parti önderi, İsmet Paşa başvekil ve parti başkan vekili, Fethi Bey Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı oldu.
Cumhuriyet hükümetinin halletmesi gereken bazı meseleler oldu. Bunlar rejime ilişkindi. Gücünü pekiştiren Kemalist otoriteye karşı birkaç kaynaktan beslenen muhalefet ortaya çıktı Muhalefetin etrafından toplandığı sembolik kurum hilafetti.
İstanbul basınının bir kısmı ve İstanbul Barosu Başkanı Lütfi Fikri Bey, bu devrimci atılımı hoşnutsuzlukla karşılamış, yayınlanan makale ve risaleler genç cumhuriyetin başını ağrıtmaya başlamıştı.
Bu gelişmelere Ağa Han Mektubu olayı eklendi. Cumhuriyet hükümeti bu gelişmeleri bir karşı devrim odağı olarak değerlendirdi. İstanbul’a bir İstiklal Mahkemesi gönderildi. Açılan davalarda temel konu hilafeti cumhuriyete karşı kullanmaktı.
İstanbul İstiklal Mahkemesinin kuruluşu ve yargılamaları, hilafetin kaldırılmasına kadar hükümetin en önemli gündem maddesi oldu. Şunu da not edelim ki bu yargılamalarda ağır cezalar verilmedi. Yeni rejim, eğer muhalefet karşı devrim rengine bürünürse “gereğinin yapılacağı” mesajını vermiş oldu. Örneğin İstanbul Barosu Başkanı Lütfi Fikri Bey’e verilen ceza (5 yıl) bir süre sonra affedildi.
Cumhuriyet hükümeti devrimci bir atılımla kuruldu. Sistem içindeki sorunlu alanlar tedrici adımlarla çözüme bağlandı. 1924 Devrim Kanunları, 1924........
© 12punto
visit website