Bir Siyasal İslamcı ile Cumhuriyeti ve devrimleri tartışıyorsanız, kurduğu ilk cümleler arasında Şapka Devrimi ve kılık-kıyafet düzenlemelerinin yer alması kaçınılmazdır.
Cumhuriyetin bu konudaki “dayatmacılığına” vurgu yapılır hatta tartışma şapka giymeyenlerin idam edildiği yalanına kadar uzanır.
Sanırsınız ki Osmanlı bir özgürlükler rejimidir ve halk istediğini giymekte tamamen özgürdür.
Oysa Osmanlı’da kılık kıyafet, daima fermanlar ve nizamnamelerin konusu olmuş, uymayanlara da cezai yaptırımlar uygulanmıştır.
16. yüzyılda halifeliğin kabulü ile özellikle kadın giysilerine yönelik kısıtlamalar artarken, gayri-müslimlerin kıyafetleri de ayrıntılı olarak belirlenmiştir.
Kadınların feracelerinin, peçelerinin kalınlığı, rengi, desenleri, çarşaflarının etek boyları fermanların konusu olmuş ve siyaset sorunu olma özelliğini yüzyıllar boyu korumuştur.
Ülkenin en yakıcı sorunlarının yaşandığı dönemlerde bile kadın kıyafetinin gündemde öncelik taşımasının en ilginç örneklerinden birisi, Çanakkale Savaşı döneminde yaşanmıştır.
Çanakkale Savaşı'nda düşmana karşı verilen olağanüstü mücadele ve su gibi akan şehit kanları bile kadın kıyafetinin öncelikli durumunu etkilememiştir.
Savaşın en kritik günleri yaşanıyordu. İtalyanlar İtilaf Devletleri tarafına geçerek Osmanlı’ya savaş ilan etmişti. Harbiye Nazırı Enver Paşa ise bu süreçte İstanbul’da oturmuş, ne ile ilgileniyordu dersiniz?
Kadınların çarşaflarının boyu ile…
Kadının çarşafının boyu, İtalyanların savaş ilanından bile önemliydi.
Derhal İstanbul Merkez Komutanını çağırıp, emrini verdi.
“Osmanlı kadınları böyle giyinemez! Kadınların çarşaf boyu ayak bileklerini gösterecek kadar kısa olamaz! Bu emri dinlemeyeneler göz altına alınacak !”
Kadın kıyafetinin kökten dinciliği tahrik ederek gündeme oturtulması ve ülkenin yaşadığı ağır tablonun gölgelenmesi Türkiye’ye de miras kalan eski bir Osmanlı yöntemidir.
Osmanlı’da Kılık-Kıyafet Yasaları devletin tebasını kontrol altında tutmak amacını taşıyordu.
Dinsel kimliği görünür kılıyor
Toplumsal statüyü belirliyor
Meslek gruplarını ayrıştırıyor
Hiyerarşik yapıyı tanımlıyordu.
Halkın istediği kıyafeti giymesi, başlığı takması fermanlarla yasaklanmıştı.
III. Murat döneminde çıkarılan yasalar, III. Selim’in fermanı ile sürdürüldü.( 1568)
Müslümanların, gayri- müslimlerin giydiği kıyafetleri giymesi, gayri- müslimlerin de, Müslümanların giydiği kıyafetleri kullanması yasaklandı.
Çıkartılan Fermanda “Müslümanların kafir suretine girip şapka ve kafir libası (giysisi) ile dolaşmaları yasaktır” hükmü getirildi.
Gayri- müslimlere; atlas, kemha, kutnu, samur kürk, elvan, çuha gibi........