Atatürk korkusu
Sonsuzluğa yürüyüşünün ardından 86 yıl geçti.
Bu Millet O’na olan güçlü bağlılığını sürdürüyor. O’nun gösterdiği yolda, O’nun kurduğu laik cumhuriyete sahip çıkmakta kararlı.
Aradan geçen 86 yıl, O’nu daha iyi anlamak ve yarattığı Türkiye Modelini içselleştirmek gereksinimini daha da arttırdı.
Karanlık dehlizlerinden çıkan Atatürk düşmanları, sergiledikleri hadsiz ve şımartılmış nefretlerinde her gün biraz daha boğuluyorlar.
Atatürk’ün adını her duyduklarında iliklerine kadar titriyor, suçlayacak birilerini arıyorlar.
Kara Harp Okulu mezunu teğmenlerin yemini de yine bir titreme nöbeti yaşamalarına neden oldu.
Harp Okulu mezunu teğmen elbette “Atatürk’ün askeri” olmakla onur duyacak, bunu yüksek sesle haykırarak Ant içecektir.
Korku nöbeti geçirenlere soralım: Türk Ordusu Atatürk’ün değil de kimin askeri olmalı? Kendi Ebedi Başkomutanına değil de kime layık olmaya çalışmalı? Kimin izinde yürümeye, kimin emanetine sahip çıkmaya Ant içmeli?
Türk subayı, Atatürk’e değil de kendisini tarikat şeyhlerine, cemaatlere, kumpasçılara emanet edenlere, yıllarca suskun kalıp bu kuşatmayı izleyenlere, Silahlı Kuvvetlerin köklerini budayarak okullarını, hastanelerini kapatanlara, Atatürk’e lanet okuyan sözde din önderlerine mi bağlılık Ant’ı içecekti?
Teğmenlerimiz Laik Cumhuriyet yerine hangi Cumhuriyete sahip çıkacaklarına söz vermeliydi ?
Medyada söylenenlere bir göz atalım;
Neymiş? “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı çok militaristmiş…
Militarist kavramının Türkçesi ne? Orduculuk..
Türk subayı “Orducu” olmayacak da “ne”ci olacak?
Kaldı ki “Mustafa........© 12punto
visit website