menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Asgari 'geçimlik' ücretler, 'reel' ücretler ve toplumdaki liyakat

12 13
20.12.2025

Bugünlerde “tartışılan” asgari ücret, emekçiyi açlık ya da sefalet sınırından geçimlik düzeye çekebilecek mi?

Sanki 19’uncu yüzyıl başındaki geçimlik ücret tartışmasına geri döndük. İşçinin fizyolojik ihtiyaçlarını sağlayarak, kas gücünü yeniden üretmeye yetecek bir “asgari” düzey konuşuluyor. Oysa aradan geçen bir buçuk yüzyılda sermaye kendisini yeterince genişletti. Bu ay yayımlanan 2026 Küresel Eşitsizlik Raporu’na (World Inequality Report) göre ensesi kalınlaşanları ve mahdumlarını oluşturan dünya nüfusunun yüzde1’i (yetişkin) 56 milyon kişi 4 milyar yoksul insanın elde ettiği toplam gelirden 2,5 kat daha fazla gelire sahip.

8 milyar olan dünya nüfusunun yüzde 60-65’ni oluşturan 5 milyarı baz alırsak, bu 56 milyon zengin onların toplam gelirini de geçiyor. Bu durumda serveti tartışmayalım isterseniz, yüzyıllarca sürede oluşan sermayenin etkisini başka bir yazıda ele alırız.

Türkiye’ye dönersek: Asgari ücret tespit komisyonunda 15 kişiden oluşan sandalyede devletin 5 kişilik kontenjanı henüz değiştirilmedi. Bu değişmezse, 5 işveren temsilcisiyle beraber 5 kişilik işçi temsilcisine karşı haksızlık yapılmış olunacak muhtemelen. DİSK’in yasalardan kaynaklanan nedenlerle çoğunluk yetkisi olmadığı için katılamadığı Komisyon’dan Türk-İş çekildi, Hak-İş de çekilmek istediğini belirtti. İş sınıfının temsil kabiliyeti zayıf bir komisyon aracılığıyla ücret belirlenmesi, baştan adil ücret beklentisini aşağıya çekiyor. Yaklaşık 50 yıllık asgari ücret belirlenme sürecinin en antidemokratik “an”larını yaşıyor olabiliriz.

BELİRLEYİCİ OLAN “PİYASA” VE “KÂR”

Devlet-sermaye “işbirliği” asgari ücreti piyasanın “ihtiyacına” yani kâr analizine göre mi yapacak, yoksa bu ücret gerçekten sosyal yaşamın maddi temeli olarak belirlenen bir ücret mi olacak? Görünen şimdilik birincisi, yani yüzde 30 civarı zam bile bu görüntüyü değiştirmiyor ve emekçiyi mağdur ediyor. Zira açlık sınırı, yıl içinde asgari ücretin “geçimlik” kimliğini yok edecek.

Klasik iktisat önce verimliliği artırarak, havuzdan kalanların bölüşülmesini piyasaya bırakırdı. Klasik iktisadın içinde doğan neoliberalizmin arka planındaki........

© 12punto