Emekçi sendikalarının vergilerden şikâyetçi olduğu her gün kulaklarımızda çınlamaktadır. Her gün yapılan toplantılarda hükümete vergi indirimi ve emekçilere daha makul muamelede bulunulması telkini yapılmaktadır. Ne var ki, bunlardan hemen hemen hiçbir sonuç alınamamaktadır. Bugün sizlerle tartışmak istediğim konu, uygulamanın ne denli araziye uygun olduğu ve bu tür önlemlerle hiçbir sonucun alınamayacağıdır. Evet, bu ifade biraz ağır oldu, mücadeleden kaçınılıyor gibi bir havası var. Ne var ki, maalesef gerçek budur, ben de akademik sıfatımla bu gerçeği söylemekle yükümlü olduğumu düşünerek bunları yazıyorum.
Hemen şunu belirtmeliyim ki, bıçak sırtında bir seçime gitmekteyiz ve AKP’nin ne pahasına olursa olsun İstanbul başta olmak üzere büyük şehirleri alarak, kafasındaki anayasa değişikliği ile aileler ve parti üzerindeki hükümet korumasının sürgit devamını istemektedirler. Bu koşullarda bugünlerde bazı taleplere kısmî de olsa yanıt verebilirler. Bu yanıt söylediklerimi açığa çıkarmayacağı gibi, tam tersi çok ciddi bir aldatmaca olarak bu aldatmacalarla bir kez daha halkın bir kesiminin desteğini dahi alabilirler. Fakat hep söylendiği gibi, seçimlerden sonra, hele de istedikleri sonucu almaları durumunda tüm verdiklerini, hatta verdiklerinden de fazlasını geri alırlar, çünkü hükümetin bugün talep edilenleri vermeye takati olmadığından, tüm verilenler emaneten ve seçim pazarlığı olarak verilmiş olacaktır. Aldanmamamız gereken durum işte tam da budur.
Şimdi gelelim asıl soruna; yani, neden hükümet emekçiye ve emekliye böylesi boğazına binercesine saldırmaktadır? Bunun sebebi, nimetinden yararlandığımız çoğu alt-yapı niteliğindeki yatırımları Türkiye’nin hem kapasitesi üzerinde, hem de çok maliyetli koşullarda yapılmış olmasıdır. Bu durum ülke ekonomisine büyük yük yıkmıştır. Bu yükü sermayeye bindirmek, sermayenin ülke........