Çay üreticileri ve seçimler

Ekonomi yazınında “seçim bütçesi” ya da “seçim ekonomisi” olarak bilinen bir kavram vardır. Mesele şudur: toplumun herhangi bir kesimine verilecek maaş ya da zam tüm zamana yayılmayıp, seçim öncesi döneme denk getirilerek, yapılan ödemeden azami yarar sağlanmaya çalışılır.

Bu uygulama hemen hemen tüm kapitalist ekonomilerde görüldüğü gibi, açıktır ki, görüş ufku çok dar olan geri toplumlarda daha güçlü çalışır. Ona rağmen, bu tür uygulamalar tüm toplumlarda makul karşılanır ve bir seçim hilesi olarak algılanmaz.

Fakat AKP’nin seçim numaralarının haddi hesabı olmadığı için toplum istisnai dönemlerde bir defaya mahsus olarak değil, her defasında kandırılıyor. Bir acayip sözcük olan “kandırılmak” son iktidar dönemlerinde hem seçmen hem de seçilenler nezdine araçsallaştırılarak tehlikeli bir şekilde normalleşmeye başladı. Bilindiği üzere, bir kez kandırılmak olağandır ve makul karşılanır, fakat ikinci ve üçüncü kez kandırılan bir kişi veya toplumda bir bozukluğun olduğu kesindir. Umarım yanlış düşünüyorumdur!

Gelelim başlıkta belirttiğim çay meselesine. İlgililerin anlattığına göre, çay derhal hasadı yapılıp kurutularak, fazla vakit geçirmeden işleme merkezine ulaştırılması gereken nazik bir üründür. Üretici son iki secim döneminde de AKP kurnazlığına tav olmuş,fakat seçim beklentisinin olmadığı bu yıl hem devletin verdiği fiyat düşük, hem de kamu kuruluşlarının alma kapasitesi daraltılmış, kısacası üretici, kurt gibi bekleyen tüccara mecbur ve mahkûm edilmiş.

Doğru söylemek gerekirse, böylesi bir saflığa bu sonuç müstahaktır, demeden edemiyorum! Bugünkü anormal fiyatlardan yakınanların bir kısmı da son seçimde bile iktidara oy verdikleri söyleyerek, bugün nedamet göstermekteler. Sanki AKP 22 yıldır ülkeyi yönetmiyor da, son seçimde karşımıza çıktı ve mahzun tavırlarla bizden oy istedi, biz de geçmiş uygulamalarla ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadan, bir de bu partiyi deneyelim diye AKP’ye oy verdik, fakat beklediğimiz gibi çıkmadı. Değerli dostlar, AKP başkanı değil mi, seçimlerden çok önceleri de demokrasiyi tramvaya benzeterek, gerektiği yerde binilip, gerektiği yerde inileceğini söyleyen şahıs! Doğrusu bu kadar açık ve dürüst bir ifadeden sonra nasıl aldanılır, hele de 20 yılı aşkın sürede kafasına göre yönetim sistemini millete dayatma becerisini gördükten sonra! Herkes hak ettiği yönetime kavuşur, eğer ders alınmazsa!

Türkiye’nin tarım politikası iki politik oyundan fevkalade tehlikeli biçimde zarar görmüştür, görmeye de devam etmektedir. Bunlardan birincisi, Batılı emperyalistlerin ülkemizin tarımını çökertme manevralarına tav olarak tarımın ticarileşmesi politikasına geçilmesidir. Tarımın ticarileştirilmesi çiftçinin tüccarın insafına terk........

© 12punto