Veri yorgunluğu 2.0: Gözlemlenmekten izlenmeye

2018 yılında Veri Bilimi adlı kitabımızı yayınladığımızda, teknolojinin ve algoritmaların insanlığın yararına olacak gelişmelerinden sıkça bahsetmiş ve umutlu bir gelecek öngörüsünde bulunmuştum. O zaman Yapay Zekâ kavramı hiç yaygın bir kavram değildi ama onun bir alt teknolojisi olan derin öğrenme konusu çok popülerdi ve distopik gelecek öngörülerini körüklemeye başlamıştı bile.

Bir zamanlar internet, anonimlik ve özgür ifade alanı olarak görülürdü. Bugünse hepimiz, algoritmaların titizlikle kaydettiği birer veri noktasına dönüştük. Adımlarımız, kalp atışımız, beğenilerimiz, mesajlarımız… Her biri görünmez bir izleme ağının ham maddesi haline geldi.

Artık yalnızca çevrimiçi değil, her an “göz önünde” yaşıyoruz.

Bu yeni çağın en sessiz ama en yaygın hastalığına ise “veri yorgunluğu” diyebiliriz. Başlangıçta yalnızca dijital iş yükü, bildirim yoğunluğu ve ekran bağımlılığıyla ilişkilendirilen bu kavram, artık bambaşka bir boyuta taşındı. İnsanlar sadece çalışmaktan değil, izlenmekten de yoruluyor.

Eskiden gözetlenme, yalnızca “birilerinin bizi izlemesi” anlamına gelirdi. Şimdi ise gözetim, gönüllü bir katılım biçimi halini aldı. Biz izlenmeye razıyız, hatta........

© 12punto