Bir şehit çocuğunu da dinlemek ister misiniz? |
Meclis komisyonunun İmralı’ya gitmesi, teröristbaşının talep ve şartlarından birisiydi. Gittiler.
Buna rağmen yeni açılımın mimarı MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Şehit ailelerimiz kaygılanmasın, gazilerimiz korkuya kapılmasın. Onların başlarını öne eğdirmeyeceğiz. Pazarlık içinde değiliz. Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız. Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zafiyete uğratacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız, alamayız, almayacağız.” derken şunları da kaydetti:
“Eğer varsa buğulanan ve buzlanan toplumsal münasebetler ağını birlikte yaşama ve yaşatma temelinde karşılıklı anlayış, saygı, sevgi, fedakarlık, empati ve bağlılıkla yeni baştan kurmamız mümkündür... Milli ve üniter devlet çatısı altında kardeşliğimizi ve ekmeğimizi hep birlikte büyütelim.”
Teröristbaşının adamlarının zafer kanmışçasına, her Allah’ın günü milli ve üniter devlet yapısını değiştireceklerine dair açıklamalarla milletin sinir uçlarına basmasını, “Suç işlemedik ki, af isteyelim” diyebilmesini veya Cumhuriyet düşmanları için özür/tazminat talebinde bulunmasını geçtik.
Anadolu Şehit Aileleri, Gazileri ve Güvenlik Korucuları Vakfı Genel Başkanı Ziya Sözen, Meclis’te İmralı’ya gidilsin/gidilmesin oylamasının yapılacağı hafta şöyle bir çağrıda bulundu:
“Yıllarca ‘bebek katili’, ‘İmralı canisi’ denen bir şahsa yönelik sergilenen övgü ve ziyaret ısrarları, bizleri derinden yaralamış, incitmiş ve aziz hatıralarımıza karşı yapılmış bir saygısızlık niteliği taşımıştır. Gerçekleştireceğiniz oylama, basit bir ziyaret kararının çok ötesindedir. Bu karar; Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini belirleyecek bir beka oylamasıdır. Vereceğiniz her oy, ya; on binlerce şehidimizin ve gazimizin aziz hatıralarına duyulacak en yüksek saygının nişanesi olacak ya da bu kutlu hatıralara karşı yapılmış büyük bir haksızlık ve saygısızlık olarak tarihe geçecektir. Vereceğiniz her oy, biz şehit ailelerinin ve gazilerin yüreğine ya su serpecek, ya da bizlere sıkılmış birer kurşun hükmünde olacaktır... Bölücübaşını ziyaret yönünde oy kullanır ve bebek katilini ziyaret ederseniz; bu durum, evlatlarınıza bırakacağınız bir utanç vesikası olarak kalacak ve tarih, sizi bu ağır yük ile anacaktır... Bizim son sözümüz ve ricamız; yapılacak oylamada, teröristleri ve onların yandaşlarını sevindirecek, acımızı tazeleyecek herhangi bir karara imza atmamanızı bekliyoruz.”
“Şehit ailelerini, gazileri incitmedik, incitmeyeceğiz” diyenlerin yaptığını gördük işte; komisyon adına üç milletvekilini gönderdiler!..
Geçenlerde Yılmaz Özdil 1999’daki İmralı yolcularını ve burada yargılanan teröristbaşının halini hatırlattı.
O dönemin İmralı yolcularından birisi de PKK’nın, 23 Eylül 1995’te 25 yaşında şehit ettiği Astsubay Murat Namdar’ın eşi Yıldız Hemşire idi. Murat Astsubay, Yıldız Hemşire, 11 aylık oğlu, babası ve halasıyla Erzincan’dan Mersin’e gidiyordu. Erzincan çıkışında yolları kesildi. Yol kesenlerin üzerinde asker üniforması vardı. Yıldız hemşire bir tuhaflık olduğunu fark etti, “Murat, bunlar terörist” dedi. Murat Astsubay, “Sakin ol hayatım, bir şey yok” karşılığını verse de ne olduğunu anlamıştı. Onu ailesinin gözleri önünde götürüp katlettiler.
Yıldız Hemşire bunları anlatmak ve cam kafes içinde süklüm püklüm oturan teröristbaşından hesap sormak için İmralı’daydı. Bir elinde Türk Bayrağını, diğerinde şehit eşinin fotoğrafını tutarak anlattıkları Mahkeme Başkanı Turgut Okyay dahil herkesi ağlattı.
Teröristbaşı ne yaptı? Boynunu büktü, yere bakarak, “Acılarını paylaşıyorum.” diye mırıldandı… Savunması süresince de, “saygıdeğer şehit aileleri” hitabını kullandı, “yaşadıkları üzüntüyü yürekten paylaşıyorum… Sorumluluğum nedeniyle üzüntü duyuyorum” falan........