Basit bir davada bunlar oluyorsa varın gerisini düşünün!.. |
Hafta başında TBMM Genel Kurulu’nda Adalet Bakanlığı’nın bütçesi görüşüldü. Ekonomiden sonra en can yakıcı sorunumuz adaletsizlik olduğundan, iktidar ortakları dışında bağımsız milletvekilleri dahil tüm partilerin sözcüleri bu konuda ağır eleştirilerde bulundular.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da -her zamanki gibi- Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlatıp özellikle İBB soruşturmaları üzerinden özetle şunları savundu:
“Peşinen kim suçludur, kim suçsuzdur; bunu bizim söylememiz mümkün değil. Buna karar verecek olan mahkemelerdir. Ceza Muhakemesi Kanunu 160’ıncı madde açıktır. Cumhuriyet Savcıları kendilerine bir ihbar söz konusu olduğunda delilleri araştırmak onların görevidir. Bu görevlerini yaparken de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı içerisinde bu işlemler gerçekleşir. Adalet Bakanı olarak siz bana ‘İBB hakkında gerçekleşen soruşturmaya müdahale edin, durdurun bu işlemleri’ diyemezsiniz. Böyle bir yetkimiz yok. Hiçbir makam, merci yargıya talimat veremez.”
Aynı gün Erdoğan ise yine İBB soruşturmasının daha yargılaması bile yapılmamışken, “İstanbul halkının kaynaklarını yağmalayan suç örgütü” dedi ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i “bu suç örgütüne posta güvercinliği yapmakla” suçladı. Yani, Adalet Bakanı Tunç’un iddialarının aksine, “peşinen kimin suçlu olduğuna” mahkemelerden önce Erdoğan karar verip “yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı” ilkesini çiğnedi.
Önceki gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na açık çağrıda bulunan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de, “Yargılamayı UYAP üzerinden değil, WhatsApp üzerinden mi yapıyorsunuz?” diye sordu.
Bu açıklamalar ve iddialar ışığında, 23 Kasım’daki “5 Ay Sonra Görülecek Davada Nasıl Beraat Kararı Verilir?!” başlıklı yazımızda anlattığımız davanın sonucunu aktaralım.
Önce dava konusu olayı özetleyelim.
15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın önünde başı koparak şehit olan Cuma Dağ’ın yine o gece gazi olan eşi Rukiye Dağ, jeoloji mühendisi olarak çalıştığı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’ndaki “FETÖ yapılanmasıyla” mücadelesini sürdürürken, “FETÖ”den gözaltına alınan Ö.K.’nın ifadesine ulaştı. Ö.K.’nın etkin pişmanlıktan yararlanıp verdiği isimler hakkında bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmadığını görünce, evvela bunları yetkililere bildirdi. Sonuç alamayınca da ifadenin bazı bölümlerini LinkedIn ağında paylaştı.
Bunun üzerine Ö.K., kendisine “FETÖ’cü, terörist” dediği, ayrıca “TPAO envanterinde personel dosyalarında gizlilik ibaresiyle yer alan kişisel bilgi ve belgeleri ele geçirip yaydığı”........