Suriye'de Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte ABD-AB nezdinde Türkiye yeniden kıymete bindi.
AKP iktidarının “stratejik hedefimiz” dediği AB'den başlayalım.
Almanya, Avusturya ve Yunanistan Suriyelilerin iltica başvurularını durdururken Türkiye'yi ne kadar sevdiğini (!) bildiğimiz AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, önce Erdoğan'la bir telefon görüşmesi yaptı. Yetmedi, önümüzdeki günlerde Ankara'ya gelmeyi planlıyor.
Muhabbetin sebebi belli; AB ülkelerindeki Suriyelileri Türkiye'ye gönderme peşindeler. Havuç, tabii ki, günü geldiğinde Suriye'nin imar-inşaasında ülkemize rol, beraberinde mali destek vermek olacak.
Leyen'den önce Erdoğan'ın yakın dostu Macaristan Başbakanı Viktor Orban geldi bile. İki liderin, Ukrayna'nın yanı sıra Orta Doğu'daki çatışmalar, barış beklentileri ve Macaristan-Türkiye ilişkilerini ele aldıkları açıklandı.
Orban'ın Erdoğan'ı niye çok sevdiğini de 2023 seçimlerinden hatırlıyoruz. Erdoğan'ın kazanması için çok dua ettiğini belirtirken, sebebini şu veciz sözlerle ifade etmişti:
“Sayın Erdoğan’ın tekrar başkanlığa seçilmesiyle sırtımızdan büyük bir yük kalktı... Eğer Sayın Erdoğan bu seçimi kaybetseydi bu bizim için, açık söylüyorum, bir trajedi olurdu... Eğer birleşik muhalefet lideri, yani Soros’un adamı Türkiye’deki seçimleri kazansaydı, seçimlerin ardından hemen Türkiye’den birkaç milyon mülteci Avrupa’ya doğru yola çıkardı.”
BLINKEN DA AYAĞIMIZA GELİYOR
Yine AKP'nin “stratejik müttefikimiz” diye dilinden düşürmediği ABD cephesine bakalım.
Ankara, Esad'dan sonraki hedefini belirledi. Bizzat Erdoğan, sıranın “DEAŞ ve PKK/PYD gibi terör örgütlerinin en kısa sürede başının ezilmesine” geldiğini açıklarken, ABD'nin adını vermeden, “akıl ve vicdan sahibi hiçbir gücün, terör örgütleriyle iş tutmaya devam edeceğini düşünmediğini” vurguladı.
ABD ise eski hamam, eski tas!..
Savunma Bakanımız Yaşar Güler'le görüşüp, “ABD kuvvetleri ile ortaklarına ve IŞİD’i yenme misyonuna yönelik herhangi bir riski önlemek için yakın işbirliğinin önemini bir kez daha teyid eden” Savunma Bakanı........