Türkiye’de gündemin hızla değişmesi, akıl sağlığımızı koruma çabamızı doğal bir refleks haline getirdi. Her tuhaflık ülkemizde olağanlaşıyor desek abartmış olmayız.
Planlı bir şekilde ve belli amaçlarla yapılan açıklamalar, toplumun psikolojisini bozuyor, medyayı şekillendiriyor ve güçlü bir algı operasyonu yaratılıyor.
Eskiden her gelişmeye şüpheyle yaklaşan, olayların arkasında bir sebep, kişi, kurum, hatta bazen küresel güçler arayan insanlara gülüp geçerdim. Ancak bugün Türkiye’deki olağanüstü olayların, bilinçli olarak yapılmasa bile, bir olgu olarak ortaya çıktıktan sonra algı operasyonlarında kullanılabileceğine inanır hale geldim. Bu kısmı biraz açayım...
Belki abartılı gelebilir size ama son 1 ayda yaşananlar anımsadığımızda tablo daha netleşiyor.
Buyrun...
HÜDA-PAR, geçmişte kanlı eylemlere imza atan domuz bağıyla insanları öldüren, Türkiye’nin karanlık dönemlerinde şiddetle anılan Hizbullah örgütüne yakınlığı ile bilinen bir parti. Yakın zamanda HÜDA-PAR Genel Başkanı’nın anayasayı hedef alan bir açıklaması dikkat çekmişti.
Ve bu partinin Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, anayasanın dördüncü maddesinin kaldırılmasını savundu. Açıklaması ülke gündeminde büyük yankı uyandırdı. Ancak kısa sürede bu açıklamanın aslında bir “tepki ölçme” denemesi olduğu anlaşıldı.
Ardından geçmişte Erdoğan’ı ‘karunlaşmakla’ suçlayan ama şimdi aynı siyasi partide yer alan Numan Kurtulmuş’tan benzer bir çıkış geldi.
Bu açıklamaların zamansal aralığında Türkiye’de şiddet olayları ve cinayetler yaşandı.
Sekiz yaşındaki Narin Güran’ın katledilmesi ve faillerin açıkça belli olmasına rağmen sonuç alınamaması, toplumda infial yarattı. Siyasal İslamcı bir ailenin bu süreçte bazı isimlerce korunması, olaya dair sırlar olduğunun iddia edilmesi dikkat çekti.
Psikolojik sorunları olduğu bilinen ve bu sorunları devlet hastanelerinin kayıtlarına işlenen Semih Çelik’in iki kadını vahşice öldürmesi de unutulmaz bir vahşet olarak kayda geçti. Kız arkadaşı İkbal Uzuner’in başını kesip surlardan atan Çelik, kamuoyunda korkunç bir etki bıraktı, ancak bu olay da kısa sürede unutuldu.
Bu tür olaylar yaşanırken, AKP’nin yıllardır ülkeyi yönetmesine rağmen olumsuz hiçbir gelişmeden sorumlu tutulmaması şaşırtıcı.
AKP’ye oy veren kitle, her kötü olay için bir sorumlu........