Gazeteler, tirajlarıyla övünmeyi uzun zaman önce bıraktı. Ben de Türkiye gazetesinde “Türkiye yine en çok satan gazete” haberini görünceye dek unutmuştum tiraj mevzusunu.
Türkiye gazetesi, bayi satışına ilaveten abonelerle birlikte temmuz ayında günlük satışının 108 bin olduğunu duyurdu ve son dört aydır birinci olduğunu ilan etti. Medya Takip Merkezi’nin (MTM) ilgili kurumlardan aldığını belirttiği veriler de Türkiye’nin birinciliğini doğruladı.
Ancak gazetelerin tirajları büyük bir hızla düşüyor. Türkiye gazetesi, temmuz ayında ortalama satışını 108 bin olarak açıklamıştı, Eylül’de tirajı 91 bine düştü. MTM’ye göre, 2-8 Eylül arasında Türkiye’nin tirajı 91.655, Sabah’ın 89.265, Hürriyet’in 86.702, Sözcü’nün 86.566, Akşam’ın 78.398, Milliyet’in 61.045.
Ancak gazetelerin tirajları orada da kalmıyor, büyük hızla düşüyor. Türkiye gazetesi yine birinci durumda. Fakat bu tirajlar güvenilir değil. Türkiye gazetesi satış sayısı açıkladığını savunuyor ama bir yandan da “kimilerinin şişirilmiş tirajları”ndan yakınıyor.
Ayrıca tirajlar bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanmıyor, kurumlar tarafından açıkça ilan da edilmiyor. Gerçek satış sayıları, bu tirajlardan çok daha düşük olabilir. Kaldı ki, bir zamanlar günde 1 milyonu aşan Sabah, Hürriyet, Milliyet gibi gazetelerin şimdi 100 binin altında kalması da gazete satışlarındaki dramatik düşüşü doğruluyor.
Ama bazı ipuçları tirajların öyle 90 binlerde değil daha da aşağılarda olduğunun işaretini veriyor. Düşünün Hürriyet, Milliyet, Posta ve Fanatik gazetelerinin sahibi Demirören Holding’in İstanbul’da matbaaya ihtiyacı kalmadı; Hürriyet Gazetecilik’e ait baskı tesisi İstanbul DPC'yi iki yıl önce kapattı. Çevrenize bakın neredeyse gazete satılan büfe kalmadı, akaryakıt istasyonlarında marketlerde satılıyor artık basılı yayınlar. Ücretsiz dağıtılan, belediyelere ve kamu kuruluşlarına yapılan toplu satışlar olduğu herkesin malumu.
Varlığını sürdüren tek dağıtım şirketi Turkuvaz Dağıtım da 1 Haziran’dan itibaren 146 yerleşim yerine dağıtımı durdurdu! Bunu da açıklamadılar tabii ama yerel Kastamonu gazetesinin “İki ilçemize gazete dağıtımı durduruldu” haberinden öğrendim. Muhtemelen bu sayı daha da artmıştır aradan geçen dört ay içinde.
Avrupa ülkelerinden daha hızlı bir düşüş var Türkiye’de. Gazete tirajlarının düşüşünü sadece dijital mecraların gelişmesine bağlamak da olanaksız. Hepsi birbirine benzeyen, dijital ortamdan farklı haber vermeyen, iktidarın ve güç odaklarının sesi olmaktan öteye gidemeyen kötü gazeteciliğin rolü de büyük…
Hürriyet’in genel yayın yönetmeni Ahmet Hakan, geçenlerde “Gündem: Kumar siteleri ve yasadışı bahis” başlıklı bir yazı yazdı. Ahmet Hakan’ın, gazetesinin ve patronunun böyle bir gündemi olabilir ama medyanın arada bir değinmekten öte böyle bir gündemi yok aslında.
Ahmet Hakan, o gün köşesinin tümünü bu konuya ayırmıştı. Uzun uzun “sanal kumar ve yasadışı bahis”in zararlarını anlatıyordu. “Sen kumarhaneleri kapatmışsın, yasal olarak izin vermiyorsun ama senin yasağını dinleyen kim? İnternetteki kumar siteleri tıkır tıkır işliyor” diye serzenişte bulunuyor, “Topyekûn mücadelenin şart” olduğunu savunuyordu.
Yasadışı kumar ve bahis sitelerinin Hürriyet için ne kadar önemli bir gündem maddesi olduğu, Ahmet Hakan’ın yazısından sonra hemen her gün bu konuda haber kullanılmasından belli. “Yasadışı bahis ve kumarın üç kaybedeni: Ekonomi/toplum/insan” başlıklı haberi, “CHP’den uyarı geldi: Yasadışı bahis beka meselesi” ve “Kumar sanal hile gerçek” haberleri ve Fatih Çekirge’nin “Yeşilay’dan yasadışı bahis ve kumar alarmı” yazısı........