Selçuk’ta birbirinden güzel beş çocuğun, ev bildikleri, ev zannettikleri bir baraka içerisinde çaresizce ölüme yürümeleri herkesi kahretti. Çocuklardan hatıra kalan fotoğraflardaki boncuk gözlerine baktıkça insanın isyan edesi geliyor… Suçlu kim? Kim engel olamadı? Hapisteki baba mı, hurda toplayan ve çocukları evde yalnız bırakan anne mi? Muhtar mı, belediye mi, bakanlık mı? Konu komşu mu, eş dost mu, aile mi? Kim?
“Yoksulluk...
Dünyanın üstünde yükseldiği iç kanama
Tanrının büyük utancı.”
Şükrü Erbaş’ın dizeleri ipucu veriyor aslında… Derin, biçare, aşılamayan yoksulluk… İçine düşmeyenin ne demek olduğunu anlayamayacağı yoksulluk… Yarattığı çaresizlikle insanı nereye sürükleyeceği belli olmayan yoksulluk…
Her trajedide, her elim olayda devreye giren sosyal medya yargısı burada da acımasızca annenin üzerine yürüyor. Elbette hatası, eksiği, kusuru, belki kötü alışkanlıkları da olabilir… Fakat annenin ve çocuklarının yaşadığı düzeni........