Hamas'ın İsrail'e saldırdığı gün olan 7 Ekim 2023, aynı zamanda Ortadoğu'nun zaten bulanık olan sularının kaynamaya başladığı gündür. Coğrafyayı ve bu bölgedeki çatışmaları bilenler, Ortadoğu'nun şiddet olaylarıyla dolu olması nedeniyle bu çatışmanın domino etkisi gibi yayılarak bölgedeki diğer ülkeleri de etkileyeceğinin farkındaydılar. Yemen yıllardır iç savaş yaşayan, en fakir Arap ülkesidir. Yemen’deki, Husi isyancıları İsrail'e insansız hava araçları, füzeler fırlattı. Kızıldeniz'de düzinelerce gemiye saldırdı. Bu gelişmeler uluslararası kamuoyu tarafından mercek altına alındı.
İran'ın Pakistan'a bombalı saldırısı, İran'daki bombalı saldırı, Irak ve Suriye'deki patlamalar, Lübnan-İsrail sınırındaki gergin durum, çevredeki ülkelerin kaygıyla baktığı olaylardır. Orta Doğu'daki bu gelişmelere ilişkin Rusya’nın tutumunun ne olduğunu ve bu bölgede ne gibi çıkarların peşinde olduğunu yanıtlamaya çalışacağım.
“Ortadoğu” olarak bildiğimiz bölgenin, Rus akademik ve medya kaynaklarında Sovyet döneminde kullanılan bir tabirle “Yakın Doğu” olarak adlandırıldığını belirtmeliyiz. Yakın Doğu terimi aynı zamanda “Sovyet evinin” arka bahçesi sayılan bölgeler ile Arap ülkeleri arasındaki coğrafi yakınlığı da ifade etmektedir.
Hamas ile İsrail arasındaki çatışmada Rusya, Gazze'deki felaketten ABD'yi sorumlu tutarak çatışmanın taraflarına karşı tarafsız bir tutum benimsedi. Rusya, Hamas'ı terör örgütü olarak görmüyor ve bu çatışmanın çözümüne aracılık etmeye hazır olduğunu da ifade ediyor. Rusya'nın bu coğrafyayı her zaman yakından takip etmesi ve “Yakın Doğu”suna gösterdiği ilgi yeni değil. 1948'de İsrail-Filistin (Nakba) savaşının ardından birçok Arap ülkesi, İsrail'i destekleyen ülkelere (Fransa, ABD ve İngiltere) karşı SSCB'den yardım istedi. SSCB bölgedeki Arap devletlerinin önemli bir silah tedarikçisiydi.
Genel anlamda Rusya, Ortadoğu'da iki ana hedefin peşindedir. İran'dan silah ithalatına devam etmek........