Köy Enstitüleri bir nostalji mi?
1935 yılında temelleri atılan ve 17 Nisan 1940 tarihinde kurulan Köy Enstitüleri’nin 80. yılı… Hatırlatmak, anmak, anlatmak bir nostalji mi yoksa eksikliği hissedilen, günümüze uyarlanarak modernize edilmesi gereken eğitimde bir atılım projesi mi?
İsmail Hakkı Tonguç’un eseri olan Hasan Ali Yücel’in de büyük destek verdiği Köy Enstitüleri, temel sorunlardan biri olan eğitim sorununu çözmek için hayata geçirilmiş, azgelişmiş ülkelere örnek olarak gösterilmiş ve eğitim bilimi literatürüne “Türk buluşu eğitim kurumları” olarak geçmiştir.
Toplam sayısı 21’e ulaşmış, kısa süreli varlığına rağmen köy çocuklarından binlerce öğretmen yetiştirmiştir. Yaşamın kendisiyle bütünleştirmiştir… Toprağı eline alıp hissederek yetiştiren, tarlada ekin biçen, piyano çalan, keman çalan, kendi amfi tiyatrosunu kendi yapan ve oynayan, marangozhanede çalışan, elektriğini kendi üreten, kendi okulunu ve kendi kütüphanesini kendi yapan, sürekli okuyan, bilinçli ve sorgulayan insanı oluşturan; kısacası toprakla, kitapla ve işle buluşturan bir kurum olmuştur Enstitüler…
17 bin öğretmen ve 3 bine yakın sağlıkçı yetişmiştir…
Her türlü eksikliğine, hatasına rağmen Cumhuriyet’in bu önemli eğitim atılımı, sosyal önderleri yetiştirme projesi, toprak ağalarının, feodal unsurların baskısı nedeniyle uzun soluklu olamamış, 1947’de bitilmiş ve 1954 yılında kapatılmıştır!
Köy Enstitüleri üzerine uzunca sohbet ettiğim Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği (YKKED) İstanbul Şube Başkanı eğitimci Cengiz Öksüz, Köy Enstitüleri’nin eğitim........
© 12punto
