menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye'de mutfak krizi derinleşiyor: Gerçek enflasyon sofrada, geçim mücadelesi hayatın her alanında

13 16
05.12.2025

Türkiye, mutfaktan cüzdana, pazardan sofraya uzanan derin bir geçim krizinin içinde sessiz ama yıkıcı bir toplumsal dönüşüm yaşıyor. Açlık sınırının 30 bin TL’ye, yoksulluk sınırının 100 bin TL’ye dayanması; temel gıda ürünlerindeki hızlı fiyat artışları ve asgari ücretin açlık sınırının dahi altında kalması, milyonlarca insanı “geçinmek” yerine “hayatta kalma” mücadelesine mahkûm ediyor. Resmî enflasyon ile halkın hissettiği gerçeklik arasındaki uçurum büyürken, mutfak enflasyonu dar gelirli haneleri her ay biraz daha derin bir borç ve yoksulluk sarmalına sürüklüyor. Ekonomik krizin artık yalnızca istatistiklerle değil, doğrudan sofralardaki eksilme ve cüzdanlardaki erimeyle görünür hâle gelmesi, geniş toplum kesimlerinin sağlıklı gıdaya ve temel ihtiyaçlara erişimini tehdit eden yapısal bir kırılmaya işaret ediyor.

TÜRK-İŞ’in Kasım 2025 verileri, bu kırılmanın boyutlarını çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. 22.105 TL’lik asgari ücretin yalnızca gıda için gerekli 29.828 TL’nin dahi gerisinde kalması, gelir adaletsizliğinin ne kadar derinleştiğini gösterirken, sağlıklı ve onurlu bir yaşamın giderek daha dar bir kesimin erişebildiği bir ayrıcalığa dönüştüğünü de gözler önüne seriyor. Gelir düzeyi düşük milyonlarca hane sağlıklı gıdaya erişemiyor; borçlanarak, besleyiciliği düşük ürünlerle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Bu tablo artık ekonomik bir bozulmadan öte, sosyal dokuyu sarsan bir çöküşün habercisi niteliği taşıyor.

Bu koşullar altında sosyal belediyecilik uygulamaları, toplumun nefes almasını sağlayan en kritik dayanaklardan biri hâline geliyor. Kent lokantaları, uygun maliyetli kreşler, eğitim ve barınma destekleri gibi hizmetler yalnızca geçici birer çözüm değil; toplumsal dayanışmayı güçlendiren kalıcı sosyal politikalar olarak öne çıkıyor. Ancak bu hizmetlerin etkili ve sürdürülebilir olabilmesi, yerel yönetimlerin merkezi yönetim tarafından mali ve kurumsal açıdan desteklenmesine bağlı.

TÜRK-İŞ’in Kasım 2025 verileri, Türkiye’nin mutfağında kaynayan gerçek krizi tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması, yani açlık sınırı 29.828 TL’ye yükselirken; barınma, ulaşım ve diğer zorunlu giderlerle birlikte yoksulluk sınırı 97.159 TL’ye dayandı. Açlık ile insanca yaşam arasındaki mesafe her ay biraz daha açılırken, 22.105 TL’lik asgari ücret yalnızca mutfak masrafının bile 7.723 TL gerisinde kalıyor. Bu da geçim krizinin artık toplumun geniş kesimlerinde somut ve hissedilir bir gerçekliğe dönüştüğünün en net göstergesi.

Bekâr bir çalışanın yaşama maliyetinin 38.752 TL’ye çıkması, yalnız yaşayanların bile ekonomik baskıdan kaçamadığını ortaya koyuyor. Mutfak enflasyonunun aylık %4,98’e, yıllık E,07’ye ulaşması ise ücretlerin artan fiyatlar karşısında eridiğini, kırılganlığın derinleştiğini doğruluyor. TÜRK-İŞ’in tabloya döktüğü bu veriler, yalnızca ekonomik bir durumu değil; toplumsal yapıyı tehdit eden daha büyük bir çöküşün habercisi niteliğinde.

TÜRK-İŞ’in çalışması, yalnızca ekonomik göstergeler sunmuyor; aynı zamanda toplumsal ve ahlaki bir çöküş tehdidinin eşiğine gelindiğini de veri tablosuyla gözler önüne seriyor:

Veriler sadece ekonomik bir tablo çizmiyor; toplumun günlük yaşamında derin yaralar açan bir pahalılığın kalıcı hâle geldiğini gösteriyor. Gıda, enerji ve barınma maliyetleri sert bir şekilde yükselirken; geçim sıkıntısı artık her evde, her sofrada kendini hissettiriyor.

Bu noktada resmi enflasyon ile vatandaşın yaşadığı gerçeklik arasındaki uçurum daha da dikkat çekici. TÜİK yıllık enflasyonu 1,07, gıda enflasyonunu ise ',44 olarak açıklarken; ENAG’ın V,82’lik yıllık artışı ve İTO’nun İstanbul için açıkladığı 8,28’lik oran, sahadaki fiyatların resmi rakamlardan çok daha hızlı arttığını ortaya koyuyor.

Kısacası, mutfakta kaynayan tencere rakamlardan daha gür bir sesle konuşuyor. Pazar filesi, market rafları ve her ay gelen faturalar, toplumun hissettiği enflasyonun TÜİK tablolarındaki kadar “ılımlı” olmadığını çok net anlatıyor. Krizin görünür yüzü artık herkesin elinin değdiği yerde: Sofrada, cüzdanda ve market arabasında.

Açlık sınırı verileri, bir hanenin yalnızca beslenebilmek için bile nasıl ağır bir ekonomik yük altında kaldığını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Dört kişilik bir ailenin asgari gıda harcaması Kasım 2025’te 29.828 TL’ye ulaştı. Bu rakam, yalnızca bir yıl içinde neredeyse iki katına yaklaşan artışıyla dikkat çekiyor.

Aile bireylerinin beslenme maliyetleri ise tabloyu daha da çarpıcı hâle getiriyor: Yetişkin erkek: 8.951 TL, Yetişkin kadın: 7.228 TL, 15–19 yaş genç: 8.839 TL ve Küçük çocuk: 4.808 TL. Her bir kalem, tek başına aile bütçesini zorlayan bir yük oluştururken, toplam gıda harcamasının asgari ücretin yaklaşık 1,4 katına ulaşması geçim krizinin en görünür hâlini mutfakta ortaya koyuyor.

Bu nedenle açlık sınırı yalnızca teknik bir gösterge değil; dört kişilik bir ailenin günde üç öğün sağlıklı beslenebilmesi için gereken gerçek, somut ve bilimsel olarak hesaplanmış maliyetin adı. 29.828 TL’lik bu tutar, ekonomik krizin en net şekilde sofralarda hissedildiğinin kanıtı niteliğini taşıyor.

TÜRK-İŞ’in Kasım 2025 verileri, mutfaktaki yangının artık gizlenemez bir gerçek olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Sadece genel enflasyon oranları değil, en temel gıda ürünlerinin fiyatlarındaki artış da dar gelirli haneler için yükün ne kadar ağırlaştığını gösteriyor. Ortalama sebze kilogram fiyatı 74 TL’ye, meyve fiyatı ise 108 TL’ye ulaşmış durumda. İki grubun ağırlıklı ortalaması olan 84 TL ise, mutfağa giren her ürünün aile bütçesine nasıl bir baskı oluşturduğunu somut biçimde anlatıyor.

Kasım ayında mutfak enflasyonunun %4,98 artması, yılbaşından bu yana A,48’e, son 12 ayda ise E,07’ye ulaşması, fiyatlardaki yükselişin geçici değil; giderek derinleşen bir maliyet zincirinin sonucu olduğunu kanıtlıyor. Artış hızının aylara yayılan sürekliliği, mutfakta hissedilen yükün her geçen ay daha da ağırlaştığını gösteriyor.

Bu tabloyu en çarpıcı biçimde görünür kılan veri ise TASE (Açlık Sınırı Endeksi). Kasım 2025’te 1120,28 seviyesine çıkan endeks, 2023 yılı başında 332,93 idi. İki yıl içinde üç katından fazla artan bu endeks, dört kişilik bir ailenin sadece temel beslenme maliyetinin nasıl katlandığını en net şekilde ortaya koyuyor.

Market raflarında her gün değişen........

© 12punto