Devletin ekonomide yeni rolü ne olmalı? Liberalizm ve sosyalizm arasında yeni arayışlar

Önceki yazımızda; Türkiye ekonomisinin, yurtdışından sermaye girişleri sağlandığında büyüyen; ancak sermaye girişleri yavaşladığında durağanlaşan, daha kırılgan bir ekonomi haline geldiğini, gerek iç gerekse dış konjonktürün de etkisiyle krizlere sürüklenen, üretimden ziyade tüketime dayanan HORMONLU bir ekonomi durumunda olduğunu vurgulamıştık.

Diğer taraftan ise Türkiye ekonomisinin her ne pahasına olursa olsun kısa dönem ekonomik büyümeyi hedefleyen, birey ve firmaların ahlâksız büyüme ağına kısa dönem kazançlar nedeniyle dâhil olduğu, bu ağın toplumun farklı kesimlerini kapsayacak şekilde genişleyip bireysel davranışları etkileyerek çıkara odaklı bir anlayışa hizmet ettiği bir yapıya dönüştüğünden bahisle, ahlâksızlığın kültürel, sosyal ve ekonomik yapının bir parçası haline gelerek hem iş yaşamında hem de gündelik yaşamımızda önce içselleştirilip sonra da meşrulaştırılması, bunun yanında dış faktörlerin baskısı, karşılıklı çıkar ilişkilerinin zedelenmesi ve sistemin yarattığı olumsuzlukların sürdürülemez hale gelmesi nedeniyle karşımızda kaçınılmaz olarak çökmesi muhtemel AHLÂKSIZ BÜYÜYEN bir ekonominin olduğunu, İktisadi çöküntüden daha önemlisinin ahlaki çöküntüyle mücadele etmek olduğunu ortaya koymuştuk.

Yazımızda son olarak ise; toplumu dönüştürmeden ve etik ilkeleri benimsemeden devletin düzelmesinin, refah ve bölüşüm ilkelerinin adil bir şekilde gerçekleştirmesini beklemenin rasyonel bir beklenti olmayacağını, bu noktada ahlaksız büyüyen,........

© 12punto