Takvim yaprakları 1867 yılını gösterirken Karl Maks, Kapital’in birinci cildine şu satırları yazmıştı: “Şimdi iki çeşit işçi çalıştırılıyor, birisi yetişkin makine işçileri, diğeri çoğu 11 ile 17 yaşlarında, tek işleri makineye kâğıt yaymak ya da basılı kâğıtları ortadan çekmek olan çocuklar. Bunlar, bu yorucu ve usandırıcı işi, özellikle Londra’da, haftanın birkaç gününde aralıksız 14, 15, 16 saat yaparlar ve sık sık da, sadece iki saatlik yemek ve uyku paydosu verilerek 36 saat çalışırlar.”
Geçtiğimiz günlerde İzmir'in Selçuk ilçesinde elektrikli sobanın devrilmesi sonucu çıkan yangında, en küçüğü 1, en büyüğü ise 5 yaşında olan beş çocuk yaşamını kaybettiğinde AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin gelen eleştiriler üzerine “her şeyi paraya bağlamayın” minvalinde sözler sarf etmişti.
Hakikaten öyle miyidi peki?
Ülke gerçeği bize bu noktada neler söylüyordu?
Çocukların babası hapisteydi, annesi çalışmaya gitmişti. Yoksulluk had safhadaydı. Ev demeye dilim varmayan o harabeye yetklililer gelmişti önceleri, “bu çağda böyle harabede yaşayan insanlar mı var hala” demişler miydi bilmiyorum? Bildiğim bu çağda bir yanda saraylar, plazalar, kuleler yükselirken, bir gecede bir aylık yemek harcamaları bir masaya bırakılırken, öte yandan insanlar kelimenin tam anlamıyla gıda yokluğu çekiyor, kiralarını dahi ödeyemiyor, geçelim kültürel ihtiyaçlarını asgari ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyordu.
Şairin dediği gibi “uzay çağındaydı bir yanımız ve bir yanımız, ham çarık kıl çoraptaydı.” Yalnız devrin değil tüm dönemlerin de en temel çatışma alanlarından biri sınıfsal uçurumlardı; Özlem Hanım’ın adını anmak istemediği para sorunuydu. Üstelik bu rakamlarla, bolca örnekle karşımızdaydı.
Gidilemeyen hastaneler, çıkılamayan çarşılar, alınamayan kıyafetler, ödenemeyen borçlar hep yoksulluğa, hep parasızlığa çıkıyordu. Evet mesele yalnız ülkemize mahsus değildi, egemen kapitalist düzenin kendisi eşitsizlik üzerine kuruluydu lakin bu gerçeği örtbas etmek de en hafif tabirle ayıptı. Bırakın herşeyi araç konvoylarının alıp başını gittiği yerde insanları harabalere mahkum etmek, ayıptır,........