Kutsal metinlerden siyaset kürsüsüne Tanrı
Tanrı konuşur mu? Konuşuyorsa söyledikleri ne kadar politiktir? Ya konuşan gerçekten Tanrı değilse?
Geçtiğimiz haftalarda 12 Punto ekranlarında yayımlanan Açı Farkı programında yazar Talha Hakan Alp ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Sohbetin bir yerinde konu “Tanrı’nın Politikleşmesi” kavramına geldi. Kavram, yalnızca dinî grupları değil, toplumsal yapının kendisini anlamak açısından da son derece zihin açıcıydı.
Tanrı’nın politikleşmesi denildiğinde genellikle akla, dinin siyaset tarafından araçsallaştırılması gelir. Oysa mesele bundan daha derindir. Çünkü kutsal metinlere baktığımızda Tanrı, insandan doğaya, topluma, geleceğe ve iktidara dair pek çok konuda doğrudan söz alır. Bu yönüyle Tanrı, yalnızca metafizik bir varlık değil; aynı zamanda norm koyan, düzen öneren ve sınırlar çizen politik bir özne gibi görünür.
Örneğin köleliğe ilişkin ayetler, Tanrı katında köleliğin meşruiyetini ve sınırlarını ortaya koyar. Kadın–erkek ilişkilerine dair hükümler, toplumsal cinsiyet düzenine dair açık bir çerçeve sunar. Diyanet mealine göre belirli aşamalardan sonra “kadınları hafifçe dövebilirsiniz” ifadesi de bu bağlamda Tanrı’nın toplumsal ilişkilere müdahalesinin bir örneğidir. Bu tür örnekler çoğaltılabilir.
Yani Tanrı, karşımızda durur ve konuşur. Dolayısıyla yarın........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel