Köy enstitüleri ve ülkenin yazgısı
İnsan sağlığı bir anda bozulmuyor, yaşadığı psikolojik sıkıntılardan, beslenme düzeni, hava kirliliğine kadar pek çok etken bu sonucu yaratıyor. Aynı durum toplumlar için de geçerli. Hakikat “an”lardan oluşmuyor, gerçekliği anlamak için sürece gitmek gerek.
Türkiye topraklarında o sürece damgasını vuran, memleketin niye bu halde olduğuna tanıklık eden olgulardan bir tanesi de hiç şüphesiz Köy Enstitüleridir.
Dönemin Cumhurbaşkanı İnönü’nün ifadeleriyle “Cumhuriyet eserleri içerisinde en kıymetlisi Köy Enstitüleriydi”, bu yanıyla “Milli Şefin”in en değerli miraslarından biri olacaktı. Fakat ne yazık ki, yine İnönü döneminde o kıymet yavaş yavaş bir kenara itildi. Dönemin muhafazkar/milliyetçi siyasetçilerinin baskılarıyla, o nadide kurumlar gözden düşürüldü. Önce ellerindeki araç gereç alındı, sonra yavaş yavaş okullar kapatıldı, etkinlik alanları zayıflatıldı. Ve nihayetinde yoğun bir karalama kampanyasının sonrasında kapısına son çivi de çakılarak, 1954 yılında resmen kapatıldı.
O yıllarda İnönü şöyle konuşacaktı:
“Köy Enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem. Bir babanın evladını kaybetmesinden duyduğu acı gibi duyarım.”
Peki, İnönü’nün doğrudan sahiplendiği ve başarısı olarak gördüğü bu kurumlar nasıl kapatılmıştı?
Yine İnönü’ye dönelim o zaman: “Kurultaylarda Enstitüler aleyhine bir cereyan başladı. Ben bunların doğru olmadığını yerine giderek tespit ettim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledi. Grubun büyük çoğunluğu Köy Enstitülerinin aleyhine döndü. Bakanlar içinde Köy Enstitülerine karşı vaziyet alanlar çoğaldı.”
Ne acı değil mi? CHP’li bakanlardan bahsediyor, CHP’li vekillerden. Bunların çoğu her ne kadar sonradan Demokrat Partili olsa da, o dönemlerde CHP’lidir. Dolayısıyla Köy Enstitülerinin kapatılmasına giden sürecin başında ne yazık ki, 1946 sonrasında CHP içerisindeki bir grubun imzası vardır.
Peki onun dışında Köy Enstitülerine kimler ağaçları kurmaya çalışmıştı?
Şaşırmayacağımız üzere dönemin, sağcı, milliyetçi isimleri geliyordu bunların başında. Neler söylemediler ki..
Dönemin sağcı yazalarından olan bir dönem Komünizmle Mücadele Derneği başkanlığı da yapan, önce Adalet Partisi’nde sonra da MHP gibi partilerde görev alan, milletvekilliği yapan İlhan Darendelioğlu Köy Enstitüleriyle ilgili şunları yazmıştı:
“En büyük tahrik ve kızıl faaliyetler Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek üzere yüksek kısım haline getirilen Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde yapılmak istenmiştir… Enstitülerde kurulan kitaplıklarda ise kızıl, dinsiz, ruhsuz zevatın eserleriyle Yurt ve Dünya, Adımlar, Pınar, Gün, Ses gibi komünist dergilerin okunması sağlanmıştır.”
Devrin Genel Kurmaybaşnaı olan Fevzi Çakmak, İnönü’ye “Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın?" der. Dahası “Ben daha iş başında iken, eski bir Milli Eğitim Bakanının bu faaliyeti destekleyen hareketinden dolayı hükümeti resmen ikaz ettim. Kimse kulak asmadı ve sonra da Hamidiye Köy........© 12punto
visit website