Hz. Muhammed sünni miydi?

Bir dönemler nüfus cüzdanlarımızda dinin ayrılmaz bir parçası gibi “mezhep” hanesi vardı. İslam’a çok sonradan asırlar içerisinde eklenen mezhepler bir anda kimliğimizin parçasına dönüşmüştü. Bu kimliğin en başat ögesi ise hiç kuşkusuz “Sünnilikti.”

Peki, neydi bu Sünnilik? Böylesi bir gücü nereden alıyordu?

Sünniliğin açılımı “Ehl-i Sünnet Ve’l Cemaat” olarak ifade edilebilir. Buradaki sünnet vurgusundan Peygamberin sözleri, kabulleri, eylemlerine vurgu yapılır. Ehl-i Sünnet ise Peygamberin yoluna bağlılığı belirtir; bağlı olan da cemaattir. İtaat eden, uyum sağlayan, fitne çıkarmayan topluluktur cemaat.

Sünniliği böyle tanımlayınca bir Müslümanın buna karşı çıkmasını bekleyemeyiz. Netice itibariyle hangi din olursa olsun, bağlıları onun liderlerini takip edecektir. Lakin bu noktada hemen şu soru karşımıza çıkar; Peygambere bağlılık zaten dinin özünde yok mudur, bunun için mezhep kurmaya gerek var mı? Ya da soruyu şöyle sorabiliriz; bir kişi bir mezhebe dahil olmadan Peygambere bağlı olamaz mı? ‘Diğer mezhepler Peygambere bağlı değil midir’sorusunu da burada ifade edebiliriz.

Sorular burada dursun biz mezheplerin tarihçesine doğru şöyle kısa bir yolculuk yapalım.

Mezhep kelime anlamı itibariyle “gidilen yer ya da yol” anlamına gelmektedir. Peygamberin ölümünden yaklaşık 150-200 yıl sonra ortaya çıkan mezheplerin oluşum süreci ise yaklaşık beş yüz yılı bulmuştur. Elbette bu süreç hiç de güllük gülistanlık geçmemiş, bir mezhep âliminin söylediği diğeritarafından onaylanmazken, mezhepler arasında da sokak çatışmaları baş........

© 12punto