Dinin kitabi tanımı onun insan ve toplum ruhundaki karşılığını tam anlamıyla ifade edemez. Tam da bundan dolayıdır ki, dinlerin insan yaşamında neden ve nasıl bu kadar etkili olduğunu ilk bakışta anlayamayız. Kitabi tanım mekaniktir çünkü, sözlük düzeyinde açılımlar üretir, oysa yaşanan din hayatın içinde mana bulur sayfalar arasında değil.
Peki nedir bu mana? İnsan için ne anlama gelir din? Bu soruya en etkili yanıtlardan birini ilginçtir Karl Marks vermiştir. Dine dair şöyle der Marks: “Din, ezilenlerin iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur!” Din eğer çoğu zaman dünyanın kalbi gibi yaşama nefes aldırıyorsa, insan da onunla birlikte nefes alıp vermeye devam edecektir. Bu yanıyla din bahsinde konuşmak, insanın kalbine dokunmak gibi etki bırakacaktır; nitekim kutsala giden yolda kurulan bağlardan biridir din. Büyük bir değer dünyası barındırır içinde; aidiyet, kimlik, gelecek ve sonsuzluk inşası bu değerlerden birkaçıdır. Hürmet görmesi, büyük bir sevgiyle karşılık bulması bundandır. Onun için dine dair yapılan her konuşma önce insanın kalbine dokunur, sonra oradan akla gider.
Öte yandan din dahil yaşamla ilgili her konu ister istemez tartışmaya açılacak, iddiaları nispetinde eleştirilerin muhatabı olacaktır. Son olarak Diamond Tema özelinde karşı karşıya kaldığımız durum da bunun bir örneği olarak karşımıza çıktı. Nitekim dini metinler ya da peygamberlerle ilgili tartışmalar bugünün de konusu değildir. Tarih boyunca bu tartışmalar olduğu gibi bundan sonra da olmaya devam edecektir. Burada hassas olan nokta tartışma zeminini sağlıklı kurmaktır; gerek dini savunanlar gerekse de karşıtları açısından bu nokta önemlidir. Zira tartışma zemininden kopan her söylem amacınından uzaklaştığı gibi sığ ve tehlikeli tartışmaların da gölgesi altında kalır. Bu bağlamda en başta ülkenin Adalet Bakanının sınıfta kaldığını söylememiz gerek. Öte yandan IŞİD'in Tema'yı hedef olarak göstermesi, sosyal........