Hz.Ali ile Muaviye safları arasında yaşanan ve on binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan Sıffın savaşının en çarpıcı anı hiç kuşkusuz Kur’an sayfalarının mızrakların ucuna takılmasıdır. Rivayet o ki, Muaviye tarafı savaşı kaybedeceğini anlayınca, bir savaş aracı olarak Kur’an’ı hatırlamış ve “aramızda hakem olsun” diye onu savaş meydanına sürmüştü. Sonuçları hatırımızda, sonrasında yaşananlar da.
Kur’an deyince, kitabın siyasette kullanımı ile ilgili en çarpıcı sözlerden birine Hz.Ali imza atmıştır. Zira Ali, “Kur’an konuşmaz onu insanlar konuşturur” demiştir.
Haksız mı?
İnsanlar bulundukları yere, konuma, içine girdiği ilişkilere, temsil ettiği kesimlere göre bir ayet bulup yaptıklarını meşrulaştırmaya ya da aksi yönde yapılanları eleştirmeye çalışmıyor mu? Sırtını dine dayamak, ya da din silahı ile mevzisini güçlendirmektir bu; tarihten ve bugünlerden biliyoruz. Hepimizin bildiği üzere o tarihte ne Muaviyeler eksildi, ne de Sıffınlar.
Geçtiğimiz günlerde bu örneklerden birine daha tanık olduk. Şöyle ki kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Hiranur Vakfı Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’e mahkemenin verdiği kararı sert bir dile eleştirdi. Hatırlayalım, anılan dava içeriğine göre Gümüşel’in kızı “çocukken” imam nikahıyla evlendirilmişti. Bunun üzerine aylar süren bir dava başladı........