'Kirvem hallarımı aynı böyle yaz'

“Düşün, uzay çağında bir ayağımız,

Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri” böyle diyordu bir şiirinde Ahmed Arif. İnsanlar arasında hüküm sürecek bir yazgı mıydı bu çelişkiler bilemeyiz ama bildiğimiz kapitalizmin egemen olduğu yıllardan beri değişmedi bu “yazgı.” Şairin derdi bundandı; tanık olduğu olaylardan, içinde bulunduğu sosyal gerçekliğe kadar bu hakikati hep hissetti ve orada durmadı bunu hep dile getirdi.

Aynı şiirin, ilerleyen dizelerinde bir haykırış ve belki anlaşılmak için bir yakarış vardır, “Uy Havar” da şöyle der şair:

Muhammed İsa aşkına

Yattığın ranza aşkına..

Oy sevmişem ben seni.”

Ahmed Arif burada peygamberleri öylesine anmaz, öylesine dizelerine konuk etmez, çünkü şairin “kutsal” ile kurduğu ayrı bir bağ vardır ve o bağ, yine toplumsal-gerçekçi bir zemin üzerinden karşımıza çıkar. O zaman biz de soralım: Devrim ve devrimciler hayatın başka bir gerçekliğiyse peygamberler de buna dahil midir? Ki başka bir açıdan baksak bile yine karşımıza şu soru çıkmaz mı: Din hayattan çıkıyorsa, peygamberler de hayatı kurtarmak üzere konuşamazlar mı?

Ahmed Arif bu sorulara cevap minvalinde şu sözlerle yanıt verir : İsa’nın bir sözü var, diyor ki: “Sende olanın en iyisini dostuna ver.”

Ben bunu okumadan önce babamdan işittim. Babam da şöyle derdi:

“Evladım, bir dilim ekmeğin varsa yanık olmayan, daha iyi pişmiş tarafını arkadaşına ver, muhtaç olana ver. Asalet budur.”

İsa Peygamberin yaşama bakışı ile şairin babasının bakışı dayanışmada, kolektif yaşamda, adalette kesişir. Kesişme noktalarını görmek kıymetlidir ve elbette bu da ayrı asil bir davranıştır.

Peki ya devrimcilik konusu? Ahmed Arif buna da açık yüreklilikle cevap verir ve şöyle der: “Yine İsa diyor ki: “Senin kulağına fısıldadığımı sen meydanlarda haykıracaksın.” Hangi şair dayanabilir buna? Devrimcilik söz konusu ise yabana atılacak bir şey midir İsa’nın bu sözü. “Efendim, o peygamberdir, mistiktir, ondan devrimci olur mu?” denebilir.Devrimcinin mutlaka dinsiz olması gerekmez. İnsan, çok karmaşık yapısı olan bir yaratıktır. 24 saat şair olunur ama, 24 saat devrimci olunmaz. 24 saat politikacı, esnaf olunmaz.”

O vakit şairimiz açısından İsa Peygamber devrimcidir ve bizim açımızdan da yeri oradadır. Sözleri bir çok açıdan değerlidir şairin; bize kuşatıcı, kapsayıcı ve derin bir bakma biçimi sunar. Peygamberin yanına bir devrimcilik ekler ki, çarpıcıdır.

Ahmed Arif’in İslam Peygamberi bağlamında söyledikleri de önemlidir. “Muhammed” der şair “Peygamber olamazdı. Dikkat edersen onlar yoksuldur, yetimdir, kimsesizdir, çobandır. Bu, tesadüfen oluşmuş bir gerçek değil. Her zaman için soylu olan varlık, halkın kendisidir evladım. Hangi milletten olursa olsun, hor görmeyeceksin. Halk daima saygı duymayı, övgü duymayı hak eder.”

Öte yandan “kutsal kitaplara” sanatsal bir önem atfeder Ahmed Arif. “Ben İncil kadar, Tevrat kadar şiir dolu bir kitap hatırlamıyorum. Mesela Kitabı Mukaddesi bütün ortaokul ve lise hayatımda okudum sürekli olarak.” der. Ve ekler: “Tevrat’ın, Zebur’un kendisi zaten şiirdir.........

© 12punto