Şeyh Sait.
Sürü sahibi idi. Yüzlerce hayvanları vardı.
Elazığ, Palu kazasındandı. Nakşibendi tarikatının ileri gelenlerinden olup, “Şeyh”,”Şıh” unvanıyla ağalığını kullanıp binlerce hayvanı kolayca edindi. Ancak Palu da yeterli otlak ve mera bulamayınca hayvanlarını otlatmak için Hınıs bölgesine gitti. Oralarda yeterli otlak ve mera bulmak mümkündü.
Bu meralarda davarlarını otlatarak satmak için güney bölgelere inmeye başladı. Özellikle Halep’e sık sık gidip geliyordu. Bu hayvan ticareti sayesinde özellikle Halep’te Kürt ihtilalcileriyle ve Hilafet yanlılarıyla buluştu.
Tanıştı.
1916 yılında bölgede, Kafkas Cephesinde 1’nci Tümen Komutanlığı yapan Alman Binbaşı Hans Guhr anılarında Şeyh Sait’i tanıdığını, ancak sıradan ve çok akıllı olmadığını söylüyordu. (Kaynak; E.Tümgeneral Hans Guhr “Anadolu’dan Filistin’e Türklerle omuz omuza” Türkiye İş Bankası Yayınları)
Hans Guhr’un ifadesinden anlaşılacağı üzere Şeyh Sait bir isyanı yapabilecek yetenekte değildi.
Arkasında biri veya birileri vardı. Planlanan bir isyanın başına geçirilmişti.
Peki kim planlamıştı ve arkasında kimler vardı?
Lozan yeni imzalanmış, Türkiye’nin dış politikasında bir temel olabilmişti. Ancak dış politikada tüm sorunlar çözülememiş, Musul, mübadele ve Osmanlı’nın dış borçları müzakere yoluyla halledilmeye çalışılıyordu. Musul meselesinin çözümü için İstanbul’da toplanan Türk-İngiliz Konferansı sonuç vermemiş ve konu Cemiyet-i Akvam, yani o günün Birleşmiş Milletler'ine havale edilmişti.
Dava, Musul halkının hangi tarafı tercih ettiğinin tespiti etrafında toplanıyordu. İngiltere bunun için hazırlıklara başlamıştı ve Musul halkının Türkiye’yi istemediğini ispata zorlamaya çalışıyordu. Öte yandan da Türkiye’nin içinde sorun çıkartıp, Türkiye’yi gerek uluslararası kamuoyuna ve gerekse Cemiyet-i Akvam’a kendi iç sorunlarını çözememiş bir ülke olarak göstermeye çalışıyordu. Yurt içinde bir Kürt isyanı çıkartırsa, Musul’daki Kürtler üzerinde de bir olumsuz kamuoyu yaratacak ve Türkiye’yi “istenmeyen ülke” durumuna sokacaktı. Böylelikle Birleşmiş Milletler'in, Musul’u Türkiye’ye vermesi zorlaşacaktı.
Ayrıca bu planla, çözülemeyen Osmanlı Borçları ve Mübadele konularında Türkiye’nin eli zayıflayacak, Doğu, Türkiye için kanayan bir yara haline dönüşecekti.
Bunun dışında Osmanlı dağılırken kurulan Kürt Teali Derneği de bölgede İngiltere himayesinde bir Kürt devleti kurulması hesabı yapmaktaydı.
Plan buydu.
Ancak Kürt isyanını tabana yaymaları zordu. I.Dünya Savaşında Rus ve Ermeni saldırılarından kaçan Kürtler sığındıkları Türk köylerden merhamet ve yardım gördükleri için o bölge........