İstanbul’da işleri bitmişti.
Mustafa Kemal Paşa 7’nci Ordu Komutanlığını kurmuştu. 15 Ağustos günü Halep’e hareket edeceklerdi. Bir gün önce, Mustafa Kemal Paşa, yaverleri Cevat Abbas ve Şükrü Tezel’i de yanına alarak Harbiye Nezareti Levazım Daire Başkanlığına gitti.Suriye’deki Arap Aşiretlerine ve reislerine Harbiye Bakanlığınca tahsis edilen paralar teslim alacaklardı. Gittiler, Arap aşiretlerine teslim etmek üzere mühürlü sandıklar içinde altın ve gümüş paraları teslim aldılar.
Araba vapuru ile Üsküdar’a, sonra da Haydarpaşa garına getirdiler. Ve Halep’e gidecek olan özel trene yerleştirdiler.
Durum aslında vahimdi.
Türk askeri, kendi köyünü, eşini, ailesini çoluğunu çocuğunu bırakarak cephede karın tokluğuna savaşırken, kan dökerken, Osmanlı Devleti bu aşiretleri çil çil paralar ve altınlarla cephede tutulabiliyordu.
Aslında buna rağmen bile tam tutamıyor, büyük çoğunluğu cepheden kaçıyordu.
Öte yandan, Arap Aşiretlerine Osmanlının yanında durması için bu altınlar veriliyorduama, bu aşiretler de İngilizlerle gizli ittifak peşindeydi.
Mustafa Kemal artık işlerini bitirmiş, ertesi gün İstanbul’dan ayrılacaktı. O akşam, bir Alman subayı ufak sandıklarla Mustafa Kemal Paşa’nın Akaretlerdeki evine geldi. Sandıkların içi altınlarla doluydu. Gönderen Falkenhayn idi. Altınların ordunun ihtiyacı için gönderildiğini zanneden Mustafa Kemal Paşa;
-“Bunlar nedir?” diye sordu. Alman subay ise;
-“İstanbul’dan ayrılıyorsunuz, Mareşal Falkenhayn tarafından bir miktar altın gönderilmiştir” şeklinde cevap alınca Mustafa Kemal........