menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Avrupa aydınlanmasını ve ilerlemesini başlatan hareket; Türk Yürüyüşü...

7 0
16.11.2025

Avrupa aydınlanmasını Türlere mi borçlu?

Aslında evet.

Malumunuz hiçbir şey kendiliğinden olmaz hayatta. Her olayda mutlaka bir sebep sonuç ilişkisi vardır.

Rönesans-Reform dediğimiz Avrupa aydınlanması da öyle.

Türklerin Moğolların önünden süpürülüp Batıya doğru göçü ve Büyük Selçuklu Devletinin Anadolu ve Batı’ya doğru yürüyüşü ve Bizans İmparatorluğunun Malazgirt’te mağlup edilişi Avrupa’daki Reform ve Rönesans hareketlerini hızlandıran en önemli faktörlerden biridir.

İşte buna Türk Yürüyüşü denir.

Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tuğrul Bey tarafından 1037'de kuruldu. Tuğrul Bey devletini sağlam temeller üzerine oturtarak sınırlarını Ceyhun'dan Fırat'a kadar genişletti ve Hristiyan topraklarına dayandı.

Tuğrul Bey'den sonra Çağrı Bey'in oğlu Alp Arslan Selçuklu Devletinin başına geçti. Alp Arslan Başa geçer geçmez o da amcası gibi batıya yönelerek fetihlere başladı. 1064'te Doğu Anadolu'nun Kuzeydoğu ucundaki Gregoryan Hristiyanlarının en önemli kutsal yeri olan ünlü Ani Kalesi'ni aldı.

Maveraünnehir’e yerleşen Türk Beyleri Suriye Halep, Şam bölgesine yöneldi. Bunun sonucunda gerek Anadolu ve gerekse Suriye bölgesine doğru yürüyen Türkleri tehdit olarak gören Bizans imparatoru Diogenes 1071'deki Alp Arslan’ı Malazgirt’te karşıladı ama yenildi.

Bu yenilgi Hristiyan Dünyasında önemli tabuları yıktı. Kutsal Batı Roma İmparatorluğunun yenilmez ordularının Malazgirt’te yenildiğini gördüler.

Alp Arslan’dan sonra Anadolu’nun bütün kapıları Türklere açılınca Süleyman Şah İznik’e kadar yürüdü ve 1075 tarihinde İznik'i Bizanslılardan alarak 1080 yılında Selçuklu devletinin başkenti yaptı.

Ortodoks ve Katolik Kiliselerinin İsa'yı ilah ve “Baba'dan doğmuş” olarak kabul ettiği ve Hz İsa'nın tanrılaştırıldığı yerdi İznik. M.S.325 yılında 4 İncil burada belirlenmişti. Hristiyanlığın kutsal bir merkeziydi bu açıdan.

İznik’in alınmasıyla Türkler Ege kıyılarına ve İstanbul kapılarına kadar dayanmıştı artık.

Aslında Diogenes’in Orduları sadece Anadolu’yu değil, Hristiyanların kutsal Hac yeri olan ve Fatımilerin elinde bulunan Kudüs ve çevresini de korumaktaydı aynı zamanda. Ancak Malazgirt’te yenilince Suriye ve Kudüs savunmasız kaldı bir bakıma. Fatımiler ise Selçuklular için kolay bir yemdi. 1071 yılı içinde Suriye’ye gelen Türkmen beylerinin ilk hedefi Akdeniz sahilindeki Akka ve Kudüs oldu. Kudüs’ün Fatımî valisi Türk kökenli olduğu için direnmedi ve Türkler Kudüs’ü 1073’de kan dökmeden aldı. Kudüs’te Selçuklu hâkimiyetini başladı. Sultan Melikşâh adına hutbe okutuldu.

Ani ve İznik’ten sonra Hristiyanların Hac merkezi olan Kudüs’te ellerinden çıkmıştı.

İşte Türklerin zaferle sonuçlanan bu yürüyüşleri Hristiyan Dünyasını derinden yaraladı ve kısa süre sonra 1095 yılında Papa II. Urban, kaybedilen kutsal merkezleri geri almak için Fransa’nın Clermont kentinde Clermont Konsilini topladı. Haçlı seferi ilan etti.

Bizans imparatoru I. Aleksios Komnenos'a da askeri destek verdi ve Kudüs'e silahlı bir hac yolculuğu çağrısında bulundu.

Avrupa halkı bu çağrıyı büyük bir coşkuyla kabul etti. Avrupa'nın her bölgesinden bu çağrıya katılımlar oldu. Bu çağrılar dini bir kutsallık altında yapılınca Avrupa’da bir birliktelik oluştu ve Avrupa’nın feodal devletleri ve insanları bu birliktelik etrafında toplandı. Papa bu birlikteliğe bir de anlam yükledi ve Endüljans’tan yararlanacaklarını söyledi. Endülijans, günahların Tanrı tarafından hafifletileceği anlamına geliyordu. Yani Haçlı seferine katılacakların günahları Tanrı tarafından hafifletilecekti.

Ya da affedilecekti.

Sonuçta, 1096 yılında başlayan ilk haçlı seferini bu birliktelik, yani Hristiyanlar........

© 12punto