Sofya’ya ya ilk geldiğinde Mustafa Kemal,
1914 Mayısının başında, Ferdinand Bulvarında iki katlı, bahçeli güzel bir ev kiraladı. Kiraladığı ev Bulgar Meclisine çok yakındı. Ve diplomatik ve siyasi görüşmelerini burada daha kolay yapacaktı. Bu evde iken Mustafa Kemal henüz sütte olan seter cinsi bir köpek yavrusu aldı. Adını Alp koydu. Gittiği yere götürdü, yanından ayırmadı.
Ve onu özenle eğitti. Baktı, besledi.
Sofya’nın karlı gecelerinde Alp de kendisine yarenlik etti. Mustafa Kemal’in dizinin dibinde yattı, birlikte uyudu.
Gecelerin birinde apansız bir vakit, Trablus’ta birlikte çarpıştığı silah arkadaşı Mehmet Nuri, 1913 yılında kendisine “Subay ve Kumandan” isimli bir mektup/kitap yazmış, Mustafa Kemal de oturup “Subay ve Kumandan ile Sohbetler” adlı bir yazı kaleme alarak ona cevap vermişti.
Cevap verirken geçmişi hatırladı. Aklına Selanik geldi. Aslında aklından hiç çıkmıyordu. Üzüldü. Anıları depreşti. Bir iç çekti, “Ah Selanik” dedi. Çünkü kendisi Sirenaik’te(Bingazi kayalıkları) iken, Selanik elden çıkmış, düşmana teslim edilmiş, annesi, kız kardeşi ve ölen kardeşlerinin mezarları Selanik topraklarında kalmıştı.
Dahası; Babası Ali Rıza Efendinin mezarı Selanik Hortacı Süleyman Cami bahçesinde Yunan serserilerinin ayakları ile çiğnenmişti.
“Ordumuzun son Balkan Savaşındaki ağır yenilgisi acı bir gerçektir” cümlesini yazarak konuya girdi. Mektupta; askerlik mesleğinden bahsetti, askerlerin yeterli eğitilmediğinden bahsetti, Komutanların hatalarından ve yetersizliğinden bahsetti, Selanik’in nasıl acı bir ihanetle düşmana teslim edildiğinden bahsetti.
Ve bir noktaya geldi.
“Ve gerçekten bir gün Sirenaik(Bingazi)’ten Balkan yangınına(yenilgisine) koşarken, bir gün Afrika sahilinden vatanıma gelen yolların kapanmış olduğunu görürken, bir gün, duydum ki baba ocağım Selanik ve oradaki anam, kardeşim, bütün akraba ve yakınlarım Tahsin Paşa tarafından düşmana teslim edilmiştir.
Bir gün, duydum ki Hortacı Süleyman Camiinin minaresine çan taktırılmış ve orada yatan babamın kemikleri Yunan askerlerinin kirli ayakları altında çiğnetilmiştir.” dedi, dayanamadı.
Ağladı.
Gözyaşları mektubunun mürekkebine damladı.
O an yanında sadece köpeği Alp vardı.
Yaz gelmişti.
Mustafa Kemal, Bulgaristan Savunma Bakanı General Kovaçeva’nın kızı Dimitriana Kovaçeva ile fırtınalı bir aşk yaşıyordu. Ancak bu aşk Sofya’da duyulmuş, bazı Bulgar milliyetçileri tarafından tepki ile karşılanmıştı. Bu yüzden Mustafa Kemal de Dimitriana ile görüşmeyi bir süre kesmek zorunda kalmıştı.
Biraz kafasını dağıtmak biraz da bölge çalışması yapmak için Sofya’nın kuzeyine atlı erkanıyla birlikte bir gezintiye çıktı.
O sırada Avrupa Birinci Dünya Savaşına........