Bugün Ankara’nın başkent oluşunun yıl dönümü.
Ankara’nın aslında keçisi, kedisi ve armudundan başka pek bir şeyi de yoktu yani.
Kağnısı vardı bir de binlerce yıllık tarihinden kalan.
Ancak Mustafa Kemal Paşa burayı tarih sayfalarında okumuş, kadim bir dönemde Ankara’nın Cumhuriyet benzeri bir yönetim ile idare edildiğini fark etmişti.
Gizli bir cevher saklıydı içerisinde.
Ankara’nın tam ortası, fizikî olarak da ağırlık merkeziydi.
Mayıs 1919’da Anadolu’ya hareket etmeden önce Padişah Mehmet Vahdettin’in huzuruna çıktığı zaman ilginç bir ayrıntıyı fark etmişti. Padişah konuşurken gözleri ikide bir sarayın penceresinden görülen düşman zırhlılarına kaymaktaydı. İşte o an düşündü, “Bir geminin topundan telâşa düşecek bir yerde (İstanbul’da) hükümet merkezi olamaz” dedi.
Zaten bu tarihten üç ay önce 1919 Şubat’ında Atatürk ve birkaç yakın arkadaşı ile birlikte Ankara’yı bir “Direniş Merkezi” yapmayı kararlaştırmıştı.
Kurtuluş Savaşı ateşini başlattığında Anadolu’yu buradan yönetecekti.
Bu karar doğrultusunda, 20. Kolordu karargâhının Ankara’ya kaydırılmasını sağladı. Ve bu kolordunun başına da Atatürk’ün güvendiği sınıf arkadaşı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’nın getirilmesini sağladı.
Zaten Mondros esaret Antlaşması imzalanmış, elde avuçta eksik askerle bir Erzurum’daki Kazım Karabekir Paşa’nın bulunduğu 15‘inci Kolordu, bir de Ulukışla civarına çekilmiş, 20’nci Kolordu kalmıştı.
Atatürk Ali Fuat Paşa’nın komuta ettiği 15’nci Kolordu ile Orta Anadolu’ya hakim olmuş, Ankara’yı güvenli bir hâle getirmişti. Böylece işgal devletleri ile işbirlikçi Padişah ve Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin Anadolu’ya olan etkisini kesti. Ankara, millî hareketin daha ilk günlerinde güvenilir bir merkezi oldu ve Mustafa Kemal’in arkasında durdu.
Kolordusu ile Ankara’ya yerleşen Ali Fuat Paşa da Afyon yöresine kadar güvenlikten sorumluydu.
Atatürk, Milli Mücadeleye........