90’lı yıllar…
‘’Araştırmacı Gazeteci’’ etiketiyle en çok da Uğur Dündar, kötü koşullarda iş yapan gıda üretim yerlerini basıyordu.
‘’Vah, vah’’, ‘’tüh tüh’’ diyerek sağlığımızı umursamadan iş yapan insanları kınadık.
Sonra ekmekler ambalajlansın kampanyası başladı. Bunları uzun uzadıya konuştuk.
Ekmeklerin nasıl yapıldığını yıllarca umursamadık.
Yükselen bir sağlıklı yaşam trendi sayesinde gıdaya ilgimiz arttı.
Bu konular ne zaman açılsa, şu geyikler dönmeye başladı:
Türkiye’de en kaliteli ürünler yurtdışına gidiyor.
Ambalaja girmiş ne varsa uzak dur!
Her şey GDO’lu neye güvenececğiz?
Hemen her ortamda GDO’lu buğdaya dair korkular konuşuldu. Oysa, konuyu biraz araştıran herkes biliyor ki ortada GDO’lu buğday üretimi yahut satışı yok. Dolayısıyla, GDO’lu ekmek de yok. Ama nafile! Siz ne derseniz deyin bu laflar söylenecek. Peki, diyelim ki GDO’lu ekmek tüketiyoruz. Bunun zararı ortaya konmuş durumda mı? Hayır, maalesef hayır.
Türkiye’nin en kaliteli gıda ürünleri yurtdışına mı gidiyor gerçekten? AB’ye bağlı RASFF (Rapid Alert System For Food and Feed) [Besin ve Beslenme için Hızlı Uyarı Sistemi] adlı kurum, ihraç edilen ürünlerimizin niteliiğine dair önemli bilgiler veriyor. Söz gelimi, Türkiye’den ithal edilen ürünlerdeki sorunları saptayıp duyuruyor. Böylece........