Son günlerde bir yumuşama ve normalleşme söylemi Türkiye’nin gündemini oluşturan hale gelmiştir.
Bilindiği üzere cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi de yersiz bir helalleşme süreci mevcut idi.
Anayasanın başlangıç bölümünde ‘’millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı’’ belirtilmiştir.
2002 yılında iktidara gelen AKP tarafından yukarıda belirtilen temel ilkeler baştan itibaren yok sayılarak, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ile hesaplaşılmaya girişilmiş ve toplumun huzuru, adalet ve insan hakları anlayışı onarılamayacak ölçüde zedelenmiştir.
AKP’nin 22 yıllık iktidarı döneminde Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin bütün kazanımları yok edilmiş, kaldırılması vaad edilen yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar zirve yapmıştır.
Dini referanslar ile yönetilmeye kalkılan ülkede, ekonomide cumhuriyet tarihinin en kötü tablosu yaşanmaya başlamış, hukuk, eğitim, güvenilk başta olmak üzere hergün neredeyse her konuda skandal gelişmeler kamuoyuna yansımaya başlamıştır.
Ana muhalefetin helalleşme çağrısı ve........