Brigitte Bardot: Güzelliğiyle Değil, Vazgeçişiyle Efsane Kalan Kadın |
Çok asil, çok güzel, çok seksi…
Ama hepsinden önemlisi çok karakterli bir kadındı.
Bizim kuşağın hafızasında bazı isimler yalnızca birer sinema yıldızı değildir; bir dönemin ruhunu taşır. Brigitte Bardot işte onlardan biriydi.
Onu efsane yapan sahne ışıkları değil, o ışıkları bilerek ve isteyerek terk edebilmiş olmasıydı.
1956’da Ve Tanrı Kadını Yarattı gösterime girdiğinde sadece bir film izlemedik.
Kadın algısı yerinden oynadı.
O güne kadar “güzel kadın” vardı; Bardot’la birlikte özgür, meydan okuyan, kimseye hesap vermeyen kadın sahneye çıktı.
Ne oynadığı rollerdi asıl mesele, ne de kameraya bakışı.
Asıl mesele, kimseye ait görünmemesiydi.
Yaşadığı ve bazı filmlerini çektiği Saint-Tropez, onunla birlikte bir kasaba olmaktan çıktı, bir hayale dönüştü.
Bikiniler, rüzgârda savrulan saçlar, çıplak ayaklar…
Hepsi Bardot idi.
Ama paradoks şuradaydı: Herkes ona bakıyordu; o ise kimseye ait olmak istemiyordu.
Hayatı büyük aşklar, hızlı evlilikler ve ani kopuşlarla anıldı.
Roger Vadim, Jacques Charrier, Gunter Sachs…
Her biri bir iz bıraktı ama hiçbiri onu........