İngiliz Kraliyet ailesi: İhtişamın perde arkasındaki zenginlik ve güç
Çocukluğumuzda, 60’lı yıllarda, bir “Hayat Mecmuası” vardı. Şevket Rado’nun çıkardığı, bol fotoğraflı bu haftalık dergide, güncel konuların, tarih yazılarının, dizi halinde yayınlanan romanların (tefrika) yanı sıra bol da magazin haberi olurdu; yerli ve yabancı… Bu sayede okuyan ve okuyandan duyan pek çok kişi, İran Şahı ile Şahbanu Farah Diba, Monaco Prensi Rainier ile eşi film yıldızı Grace Kelly ve kızları Caroline ile Stephanie hakkında pek çok şey bilirdi. İngiltere Kraliçesi Elizabeth adeta evlere çaya gelir, kardeşi Margaret’in skandalları dilden dile dolaşırdı.
70’lerin ikinci yarısında değişen politik ortam, Hayat Mecmuası’nın anlamını yitirmesine neden oldu. Dergi sahip değiştirdi. Ayakta tutma çabaları başarısız oldu; Şevket Rado’nun “renkli” dergisi bir türlü geri gelmedi.
O boşluğu doldurmak haddim değil ama, bugün bir an için Hayat derginiz ben olacağım ve size İngiliz Kraliyet ailesi hakkında İngiltere’de konuşulan birkaç şeyi aktaracağım.
Merhume Kraliçe Elizabeth ve bugün kral olan oğlu Charles
İngiltere, Brexit’ten bu yana sıkıntılı günler geçiriyor. Hem ekonomik, hem politik olarak… Pandemi’nin olumsuz etkileri geniş halk kitleleri tarafından ağır biçimde hissedildi, yükselen enflasyon geçim derdi meselesini birinci sıraya oturttu. Aşırı sağın, en azından koalisyon ortağı olarak iktidara gelme olasılığı yüksek görülüyor. Başbakan Keir Starmer beceriksizlikle suçlanıyor. Bu yüzden Kraliyet ailesi gündemin birinci maddesi değil aslında…
Ama iki olay, Kraliyet ailesi hakkında İngilizlerin zihinlerinde hep var olan soruların yüksek sesle sorulmasına neden oldu: Bu ailenin serveti ne kadar, bu servetin ne kadarı bizim cebimizden çıkıyor? Güçleri nedir, politikayı ne kadar yönlendiriyorlar? Varlıklarını meşru ve gerekli kılan nedir?
Birinci dönüm noktası, Eylül 2022’de Kraliçe Elizabeth’in vefatının ardından Kral Charles’ın tahta geçmesiydi. Annesinin ölümünden iki gün sonra, Prens Charles, III.Charles adıyla “Taht Konseyi” (Accession Council) tarafından (ilk kez TV’den de yayınlanan bir törenle) Kral ilan edildi. Ancak taç giyme töreni, cenaze, yas vb. nedeniyle hemen yapılmadı. Mayıs 2023’te gerçekleşti. Kral taç giydikten sonra da yukarıda sıraladığım sorular, medya aracılığıyla birer birer gündeme getirildi. Charles, İngiltere’nin ilk milyarder kralı olarak niteleniyordu.
Prens Andrew’un başı, Jeffrey Epstein’le arkadaşlığı ve evinde çekilen bu fotoğraf yüzünden fena halde belaya girdi. Kendisine karşı açılan davalarda bilinmeyen bir tazminat ödeyerek anlaşma yolunu tuttuysa da yine de son skandal sonrası Kral Charles onu bütün ünvanlarından ayırmak zorunda kaldı.
İkinci olay, yakında gerçekleşti. Olayı geçiştirme yönündeki tüm çabalarına rağmen, ABD’deki Epstein pedofili dosyaları ve mağdurlardan birinin İngiltere’de de yayınlanan anıları Prens Andrew’un başını yedi. Prens, önce resmi görevlerini terk etti. Muhtemelen Kral tarafından terk ettirildi. Biraz kamuoyunun nabzı yoklandı. Baktılar ki yetmiyor, Andrew’un bütün unvanları elinden alındı. Sıradan vatandaşa dönüştürüldü. Ama bu süreçte açığa çıkan bazı “mali konular” yeniden Kraliyet servetini gündeme getirdi.
Andrew, 20 yıldır, ailenin evi sayılan ama aslında devlete ait olan Windsor şatosunda, kendisine tahsis edilen bir dairede kira vermeden oturuyordu. Sıradan bir vatandaşa dönüştüğü için Kral burayı boşaltmasını istemiş ve Andrew’a, Kralın kişisel mülkü olan, Sandringham malikânesinde bir bölüm tahsis etmişti. (Kralın iki şahsi “ev”inden biri olan bu malikâneye taşınmayı Andrew ağırdan alıyor ama kendisine yıl sonuna kadar süre tanınmış. Ne yapacaklarsa…)
Prens Andrew, artık sıradan bir vatandaş olduğu için Windsor Şatosu’ndaki evinden çıkacak, kralın özel mülkü kabul edilen yukarıdaki şatoya, meşhur Sandrigham’a taşınacak.
Londra’ya 3.5 saat mesafedeki Norfolk’taki bu yeni “evine” taşınabilmesi için, Andrew’a altı basamaklı bir taşınma tahsisatı yapılacaktı, “Kral’ın cebinden”… Yine Kral’ın cebinden bir de yıllık altı basamaklı bir “maaşı” olacaktı. İngilizler içlerinden “Allah herkese böyle bir gözden düşme nasip etsin”, diyorlar mı bilemiyorum… Ama, “Kral’ın cebi ne demek, Kral’ın ne kadar kişisel mülkü var, bunları nasıl edinmiş? Bu paralar aslında kimin cebinden çıkıyor, kimin cebine giriyor,” diye sordukları kesin. En azından bir kısmının…
Burada küçük bir parantez açayım. Kraliyet ailesi mensuplarına ön adlarıyla hitap etmek benim pratiklik olsun diye uyguladığım bir şey değil. İngiltere’de hanedan mensuplarından ya unvanlarıyla, ya unvanları ve ön adlarıyla veya sadece ön adlarıyla bahsediliyor. Şahsen hitap ederken ise, “Ekselansları”na karşılık düşecek tabirler kullanıyor. Ailenin yakın zamana kadar soyadı yerine geçen hanedan adı “Windsor”du. Kraliçe Elizabeth, kocası Prens Philip ölmeden kısa bir süre önce, hanedan adını Windsor-Mountbatten olarak değiştirdi. Mountbatten Prens Philip’in soyadıydı (Windsor’un da Mountbatten’ın da ayrı, ilginç hikayeleri var). Şimdi ailede hanedan adını soyadı olarak kullanacak tek bir kişi var: Andrew Windsor-Mountbatten, “sıradan vatandaş”…
Kral’ın ve kraliyet ailesinin serveti, İngiltere’de sadece halkın değil, basının, üniversitelerin, hükümetin, parlamentonun, uzman kurum ve kişilerin de en az bildiği konu… Tarih boyunca devlet hanedansız düşünülmemiş. Bu ikisi arasında ayrım yapmak, ancak 19. Yüzyıldan itibaren hükümetlerin aklına gelmiş. Ama işler o zamana kadar zaten yeterince çorbaya dönmüş.
Ayrıca kraliyet ailesi, ne kadar orasından burasından fire verse de, kapalı bir kutu.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel