Çocuklara, gençlere sosyal medya yasakları kapıya dayandı
Canınızı sıkmak istemiyorum ama bu konu hassas ve önemli; yarın-öbür gün ana-baba (büyükanne-büyükbaba), öğretmen veya sorumlu kişi olarak önünüze gelecek, eğer çoktan gelmediyse…
Avrupa Parlamentosu (AP), geçtiğimiz hafta, son zamanlarda görülmemiş bir çoğunlukla, “Eğer ebeveynlerinin izni yoksa, 16 yaşın altındaki çocukların sosyal medyayı kullanmasının yasaklanması”na ilişkin bir karar aldı.
Karar henüz üye ülkeler açısından bağlayıcı değil. Ama Avrupa Birliği’nin yürütme organı Avrupa Komisyonu’nun konuyu Avrupa mevzuatına dahil etmesinin önü açıldı. Eylül ayında yaptığı bir konuşmada, komisyon başkanı Ursula von der Leyen, “bağımlılık yaratmak amacıyla çocukların savunmasızlıklarını istismar eden algoritmalara” karşı çıkmış ve ana-babaların “evlerini işgal eden büyük teknoloji dalgası” karşısında kendilerini güçsüz hissettiklerini söylemişti.
Konu aslında 20 yılı aşkın bir süredir (sessiz sedasız) Avrupa’nın gündeminde. Araştırmalar yapılıyor, platformlar kuruluyor. Son yıllarda somut adımlar da atıldı. Geçen yıl Fransa, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından hazırlatılan bir uzman raporunda, çocukların 13 yaşına kadar akıllı telefonları ve 18 yaşına kadar TikTok, Instagram ve Snapchat gibi sosyal medya platformlarını kullanmasına izin verilmemesi gerektiği belirtiliyordu. Fransa, 2023 yılında, sosyal medya platformlarına, 15 yaşın altındaki çocuklardan, hesap açabilmeleri için ebeveyn izni isteme zorunluluğu getiren bir yasa çıkarmıştı. Bu rapordan sonra Macron, yeni kısıtlamaların, belki de yasaklamaların olabileceğini dile getirdi.
Belçika’da 2018 yılından beri, 13 yaşın altındaki çocukların sosyal medya hesabı açabilmesi için ana-baba iznini zorunlu kılan bir yasa mevcut. İtalya’da 14 yaşın altındaki çocukların sosyal medya hesabı açabilmesi için ebeveyn izni gerekiyor. Birçok Avrupa ülkesinde sosyal medya kullanımına yaş sınırı getirilmesi konusunda hazırlık var.
Aslında çoğu büyük platformda (Facebook, Instagram, TikTok, Snapchat), AB çapında uygulanmakta olan veri koruma yasası gereği, hizmetlerden minimum yararlanma yaşı 13 olarak belirlenmiş durumda. Ancak zorlayıcı yasal çerçeveler ve denetleme mekanizmaları yok veya yetersiz. Örneğin Tik-Tok hesap açabilmek için en az 13 yaşında olma zorunluluğu getiriyor ama, hesap açandan yaşını kanıtlamasını talep etmek yerine, “seni izleyeceğiz, küçük yaşta olduğundan şüphe edersek, hesabını kapatacağız,” diyor.
Şimdilik en ciddi girişim Avustralya tarafından gündeme getirilmiş durumda. Kasım 2024’te kabul edilen bir yasa, sosyal medya platformlarının sahibi teknoloji devlerini, küçük yaştakilerin oturum açmasını engellemeye zorluyor. Aksi takdirde, 49,5 milyon Avustralya dolarına kadar (32,1 milyon ABD doları) para cezasına çarptırılmalarını öngörüyor. Bu kuralın uygulanmasına yönelik yöntemler üzerine bir deneme süreci Ocak ayından beri devam ediyor ve yasak önümüzdeki 10 Aralık’tan itibaren tümüyle yürürlüğe girecek.
The Guardian’ın Avustralya’nın yasa düzenlemesine ilişkin hazırladığı rehbere göre, 10 Aralık’tan itibaren, sosyal medya platformları, 16 yaşın altındaki kullanıcıların tüm hesaplarını devre dışı bırakmakla ve bu kullanıcıların 16 yaşını doldurana kadar hesap sahibi olmalarını engellemekle yükümlü.
Yeni yasa kapsamında, şimdilik, Facebook, Instagram, TikTok, Snapchat, X, YouTube, Reddit, Twitch ve Kick yer alıyor. Hükümet, bunun dinamik bir liste olduğunu belirtiyor ve örneğin yasak yürürlüğe girdikten sonra çocuklar başka bir platforma kaçarsa ve bu platform da yukarıdakilere benzer endişeler yaratırsa, o da listeye eklenebilecek. YouTube Kids, Google Classroom, Pinterest ve LinkedIn kapsam dışında.
Birçok platform yasanın uygulanması için gerekli önlemleri alacaklarını açıklamış durumda. Sadece YouTube konuyu yüksek mahkemeye götüreceğini söylemiş ama henüz bir girişimde bulunmamış. Kullanıcıların yaşlarının tespit edilmesi platformlara bırakılmış durumda. Henüz hangi yöntemlerin uygulanacağı belli değil.
Batı dünyası bugüne kadar yasaklamalardan kaçınıyordu. Internet ortamının sağladığı çok sayıda faydanın yanında ortaya çıkan risk ve zararların, ailelerle, eğitim kurumlarıyla, platform sahibi şirketlerle geliştirilecek işbirliğiyle ortadan kaldırılabileceği düşünülüyordu. Başlangıçta bu konuda epeyi mesafe de kat edildi, okullar ve aileler bazı kısıtlamalara gitti; güvenli internet konusunda çocukları eğitmeye çalıştı.
Ancak son on yılda çocukların akıllı telefon kullanımında büyük bir artış oldu. Eş zamanlı olarak sosyal medya platformları gelişti. Erişim, artık her yerden sağlanabiliyordu. Ebeveynlerin kontrol olanakları azaldı. Teknolojiye ve ürünlerine çocukların hakimiyeti ana-babalarınkini fersah fersah aştı. Kendilerinden medet umulan ve başlangıçta işbirliği konusunda daha istekli olan teknoloji devleri, adeta metamorfoza uğradı; rekabet, büyüme ve kâr hırsına esir düştü. İçeriklerin niteliği değil, yarattığı etkileşim ve bağımlılık öne çıktı.
Değişen internet ve sosyal medya ortamında, çocukların, siber zorbalığa, uygunsuz içeriklere, cinsel istismara, şantaj ve cinsel içerikli mesajlaşmaya maruz kalması, sosyal ağlarda kimliği belirsiz kişilerle ilişki kurmaları gibi bir kısmı somut zarara da dönüşen endişeler; sınırlı bir oranda da olsa, çocukların kendilerine zarar vermesi, intihara yönlendirilmesi gibi örnekler meseleyi akademik planda bir konu olmaktan çıkarıp, bir politika konusu olarak ele almanın aciliyetini artırdı.
Fransa’da Macron’un geçen yıl hazırlattığı raporda kullanılan şu ifadeler, hangi noktaya gelindiğini göstermesi bakımından ilginç: “Teknoloji endüstrisinin, her türlü bilişsel önyargıyı kullanarak çocukların sürekli dikkat ve ilgilerini çekme, onları kontrol etme, ekranlarına kilitleme ve sırtlarından para kazanma stratejisinden çocukların korunması gerekir.” Raporda, çocukların bu yeni teknoloji pazarında “meta” haline geldiği belirtilerek, “Endüstrinin yaptıklarını gördüğümüzü ve bunun yanlarına kalmayacağını bilmelerini istiyoruz” ifadesi yer alıyordu.
Bu alıntı, ortada gizli bir savaş olduğunu açığa çıkarıyor. Teknoloji devlerinin önlem alması için yapılan girişimler sonuçsuz veya yetersiz kalıyor. Hükümetler son çare olarak yasak-ceza kulvarına girmiş durumda.
Avrupa Birliği tarafından desteklenen çokuluslu “EU Kids Online” ağının, © 10 Haber





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein