Kendi Bacağından Kendini Asmak 

Toplumsal çürüme, en çok ‘kimse kimseye borçlu değil’ fikrinde kristalleşerek, patlamalardan önce küçük kabullerin birikmesiyle ilerledi.

Bireysellik, toplumsal sorumlulukla dengelenmediğinde yalnız bırakılmışlığa dönüşüyor.

Her koyun kendi bacağından asılır” sözü, Anadolu irfanında bir ‘kader’ tasviri.

Bir sonucu, kişinin kendi tercihlerine bağlayan bir ifade.

Bu söz, aile ve yakınlarla ilişkilerde ‘sorumluluktan kendini geri çekmenin’ “makûl varsayılan” gerekçelerinden biri hâline gelmiş durumda.

Bu dönüşüm sessizce oldu.

Çünkü kimse açıkça “artık herkes kendine baksın, kimse kimseye bakmasın” demez.

Ama herkes, kendini adım adım geri çekebilir… Bu görülüyor.

Eskiden aile, riskin paylaşıldığı bir alandı. Biri düştüğünde diğerleri tutardı.

Geçici zorluklar kalıcı bağları güçlendirirdi.

Bugün ise ailelerin içinde, görünmez sınırlar oluşuyor.

“Benden bu kadar, elimden geleni yaptım.”

“Benim de bir hayatım var.”

“Herkes kendi hayatından sorumlu.”

Bu cümleler kötü niyetli olmayabilir.

Ama toplumdaki endişeli değişmeyi onlar anlatıyor.

Tekrarlandıkça, yardım etmeyi bir yük, dayanışmayı bir fedakârlık, yakınlığı ise potansiyel bir risk gibi görmenin sızıntıları çatlaklardan çeşitli tezahürlerle açığa dökülüyor.

Koyun, artık sürüden kopuyor ve sürü onu yavaşça dışarı itiyor.

Yeni doğurduğu çok sayıda enik arasında bakma........

© 10 Haber