Hedonizm Merakımız Çürümeye Dönüşürken

Kendini fevkalade trendi sanan birinin, lüks peşinde bir kesim için hedonizm satmaya çalışan yılbaşı iletisi ekrana düşünce, ne kadar günün gerisinde kaldıklarını düşündüm.

Yves Saint Laurent’ın taşkın bir özel hayatı olduğu bilinir. Ama öldüğünde ömrünce oluşturduğu sanat koleksiyonu büyük müzayede-evlerinin salonlarına sığmamıştı.

Ardından, ömrünce öncülük ettiği moda yaratıları için Petit Palais’de, önünde günlerce 1,5 saatlik ziyaretçi kuyruklarının oluştuğu, o zamana kadar yapılmış en büyük anma sergisi düzenlendi.

Bizde ‘İyi hissetmek için hazzın kovalanması’, insanlık hâllerinden biri değil, bir toplumsal özenti oldu.

Gençliğinde uzun yıllar Paris’te yaşamış bir yazar, burada duvarında büyük ressamların pahalı tabloları asılı varlıklı bir evde, geniş bir kitaplık, onda da mesela Sartre’ın okunmuş kitapları olur, demişti.

Bu söz, her gün haberlere patır patır dökülen tuhaf eğlencelerin yaşandığı bizdeki kimi lüks evlerin, kim bilir nasıl olacağını düşündürüyor.

Bu kişilerden, bir de, “ünlü” ve “sanatçı” diye söz ediliyor.

Pozitif düşün” diye bir zihniyete bütün dünyada yıllarca çok yatırım yapıldı.

Karşı çıkan her sesi daha en başta tü kaka edip, onu bastıracak bir ‘hayat biçimini’ yaymak için.

Ama haz doyuruldukça derinleşmiyor, insanı bozuyor.

Giderek, topluma çok şeyi unutturuyor, izan başta…

Örneği çok.

Her sabah gemi azıya almış yaşayan birilerini öğreniyoruz.

Zekânızla dalga geçer gibi savunmalar duyuyoruz.

Koca koca adamlardan, ‘küçük at da civcivler de yesin’ kabili soruşturma ifadeleri…

Görüyorsunuz, duyuyorsunuz,........

© 10 Haber