Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başvurusu ile faaliyete geçen Lahey'deki Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi, İsrail Devleti'nin, 'başvurunun reddedilmesi' talebine rağmen, kararından dönmedi ve ayrıca, İsrail'in saldırganlığı hakkında İhtiyati Tedbir kararı aldı. Türkiye de bu soylu davada, İsrail'in mahkûm edilebilmesi için elindeki bütün belgeleri bu mahkemeye teslim etti ve he türlü yardımı yapacağını açıkladı.
İsrail, Soykırımcılığını
Örtmek için Hamas'ı Suçladı!
Siyonist İsrail Devleti, 7 Ekim'de başlayan çatışmaları, daha başlangıcında Yahudilere karşı bir 'Soykırım Hareketi' olarak vasıflandırırken, amacı herhâlde, kendi soykırımcılığını perdelemek ve çok iyi becerdiği yalan haberlerle, bugüne kadar kendisine verilene desteğin sürdürülmesini sağlamaktı. Dezenformasyonu ne kadar iyi kullandığı bilinen İsrail böylelikle, dünyanın desteğini alarak, 'Kutsal Topraklarda' Filistinlilerin varlığından kurtulabileceğini umuyordu. Fakat hesap ters tepti.
Hamas'ı soykırımcı bir terör örgütü olarak göstermek isteyen İsrail Devleti ne yazık ki, bunda başarılı olamadı. Çünkü, her ne kadar millî devletler Siyonizmin de ortak olduğu finans kapitalin uysal talebeleri durumuna gelmiş olsalar da, bu hükümetlerin baskısı altında ve medya vasıtasıyla uyutulan şekillendirilen halk kitlelerinin nitekim bir vicdanı vardı. İşte bu vicdanı kontrol etmek pek o kadar kolay değildi.
Ve İsrail başaramadı. Bu son, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı direnişini, Dünya kamuoyuna Yahudi Soykırımı olarak göstermeyi, kabul ettirmeyi başaramadılar. Düşünebiliyor musunuz? Sadece Londra'da yüz binlerce insan defalarca Filistin'de İsrail Devleti tarafından soykırımına tabi tutulan Filistin Halkı için yürümüş yaptı!
Şımarık İsrail'in pervasızlığı, küstahlığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne tosladı. Dünya halklarının destekleri de, kendi hükümetlerine rağmen devam ediyor.
Gerçekten de bugün Filistin halkının yanında olmak bir insan için, insanlık değerlerine sahip olmanın olmazsa olmaz bir kriteri olmak durumuna gelmiştir. Buna rağmen bu ülkede hâlâ daha, sözde siyasetçi ve aydın olarak birilerinin İsrail seviciliğini sürdürmeleri de utanç verici bir durum olarak ortadadır! Fakat bu insanlar sadece mazlum dünya halklarının haklı meselelerinde değil, Türk Milleti'nin haklı meselelerinde de aykırı düşünceleri savunmadılar mı? Savunmuyorlar mı?
Uluslararası finans kapitalin kölesi durumuna gelmiş medyanın ve aydınların estirdikleri sözde özgürlük ve insan hakları masallarının uyuşturucu rüzgârlarına kapılarak gerçek özgürlük düşüncesiyle yakından uzaktan ilgisi olmayan pozisyonlara kendilerini düşürmediler mi?
Tabiî, bu arada Hollywood'u da unutmamak gerekir! Sinema sektörünün bu meşum kurumunda 1950'lerden itibaren nasıl bir değişiklik olduğu özel olarak incelenmelidir. II. Dünya Harbi'nden sonra, sözde, ABD'nin patronluğunu üstlendiği Hür Dünya'nın güçlenmesi için tabii mazlum milletlerin ezilmeleri pahasına, nelerin yapıldığı bilinmeyen bir şey değildir. Fakat bunları görebilmek için önce bağımsız bir vicdanınız ve izanınız olması ve kimsenin adamı olmamanız gerekiyor.
Finans Kapital ve Siyonizm Ortaklığı En Büyük Tokadı Yedi!
Dünya Hâkimiyeti peşindeki Finans kapital ve Siyonizm işbirliği, Dünyadaki her şeyin kontrolleri altına girmesini istiyor. İşte Rusya-Ukrayna savaşı bunun için çıkarıldı. Öyle bir dezenformasyon siyaseti uygulandı ki, Dünya Halkları ve Hükümetleri Rusya'nın ezdiği zavallı Ukrayna Halkının yanında yer almak zorunda olduklarını hissetmeli ve öyle de yapmalıydılar. Fakat öyle olmadı. Ukrayna'nın Amerika'nın kuklası bir Cumhurbaşkanı tarafından yönetildiği gözlerden kaçırılamadı. Şimdi de 'Zavallı Yahudiler' edebiyatını sürdürerek, Hamas'ın, Siyonist İsrail'e karşı direnişini tersine çevirip, bir Yahudi Soykırımı olarak göstermek istediler. Fakat başaramadılar!
Önemli olan ne biliyor musunuz? Finans Kapital ve Siyonizm ortaklığının gücü değil; bizim tembelliğimiz ve sorgulayıcı olmamamız.
Bunlar insansız bir dünya kurmak istiyorlar. Evet, yanlış okumadınız, insansız bir dünya. Çünkü, yalnız kendi rahatlarını ve konforlarını düşünüyorlar. Borçlandırarak kontrol altına aldıkları hükümetlere istediklerini kolaylıkla yaptırarak, bu devletlerin istikrarsızlaşmasını sağlıyorlar. Çok Partili Sistem bunun için özellikle düzenlenmiş.
Dünyanın en ünlü bankeri Lionel Rothschild'in, 1844 yılında, müstakbel İngiltere Başbakanı Benjamin Disraeli'ye (Coningsby) söylediği şu sözler de, dünyamızda oynanan 'Büyük Oyunu' açıkça ortaya koyuyor: “Görüyorsun sevgili dostum Goningsby, dünya, olayların perde arkasını bilmeyen insanların sandığı kişilerden çok daha farklı kişiler tarafından yönetilmektedir” (Hüseyin Çiloğlu, “Çivisi Çıkmış Dünya”, s. 269)!
Prof. Mahir Kaynak, 'Derin Devlet ve Demokrasi' konusunda, şu önemli tespiti yapıyor: “Demokrasinin dünyada en iyi rejim olduğu söylenir. Buna göre halkın iradesi yönetime yansımaktadır ve yönetim, halk adına ülkeyi idare etmektedir. Bu, iki varsayıma dayanır. Bunlardan bir tanesi halkın yargılarının, beğenilerinin, tercihlerinin kendiliğinden oluştuğu, herhangi bir müdahalenin olmadığı; ikincisi, halkın iradesi sonucunda çıkan kararların en doğrusu olduğu. Bunların her ikisi de tartışılmaya değer. İnsanlar aslında şekillendiriliyor. Eğer bu şekillendirmeyi yapan birtakım odaklar varsa, halkın iradesi dediğimiz şey bağımsız bir irade değildir. Eğer, insanlar birtakım güçler tarafından şekillendiriliyorlarsa o zaman karar verici olarak halkı değil, o güçleri aramak lâzımdır” (Derin Devlet, s. 113).
Bir avuç inançlı HAMAS militanının, içinde bulundukları gayr-i müsait şartlara rağmen, Finans Kapitalin şımarık ortağı İsrail'e karşı yürüttüğü şanlı mücadele ve bu mücadelenin dünyada nasıl yankı bulduğuna bakınız!
Demek ki, PATRONLAR o kadar da güçlü değillermiş!

QOSHE - İSRAİL NEREDEN NEREYE GELDİ? (3) - İsmail Şefik Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İSRAİL NEREDEN NEREYE GELDİ? (3)

7 16
19.02.2024

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başvurusu ile faaliyete geçen Lahey'deki Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi, İsrail Devleti'nin, 'başvurunun reddedilmesi' talebine rağmen, kararından dönmedi ve ayrıca, İsrail'in saldırganlığı hakkında İhtiyati Tedbir kararı aldı. Türkiye de bu soylu davada, İsrail'in mahkûm edilebilmesi için elindeki bütün belgeleri bu mahkemeye teslim etti ve he türlü yardımı yapacağını açıkladı.
İsrail, Soykırımcılığını
Örtmek için Hamas'ı Suçladı!
Siyonist İsrail Devleti, 7 Ekim'de başlayan çatışmaları, daha başlangıcında Yahudilere karşı bir 'Soykırım Hareketi' olarak vasıflandırırken, amacı herhâlde, kendi soykırımcılığını perdelemek ve çok iyi becerdiği yalan haberlerle, bugüne kadar kendisine verilene desteğin sürdürülmesini sağlamaktı. Dezenformasyonu ne kadar iyi kullandığı bilinen İsrail böylelikle, dünyanın desteğini alarak, 'Kutsal Topraklarda' Filistinlilerin varlığından kurtulabileceğini umuyordu. Fakat hesap ters tepti.
Hamas'ı soykırımcı bir terör örgütü olarak göstermek isteyen İsrail Devleti ne yazık ki, bunda başarılı olamadı. Çünkü, her ne kadar millî devletler Siyonizmin de ortak olduğu finans kapitalin uysal talebeleri durumuna gelmiş olsalar da, bu hükümetlerin baskısı altında ve medya vasıtasıyla uyutulan şekillendirilen halk kitlelerinin nitekim bir vicdanı vardı. İşte bu vicdanı kontrol etmek pek o kadar kolay değildi.
Ve İsrail başaramadı. Bu son, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı direnişini, Dünya kamuoyuna Yahudi Soykırımı olarak göstermeyi, kabul ettirmeyi başaramadılar. Düşünebiliyor musunuz? Sadece Londra'da yüz binlerce insan defalarca Filistin'de İsrail Devleti tarafından soykırımına tabi tutulan Filistin Halkı için yürümüş yaptı!
Şımarık İsrail'in pervasızlığı, küstahlığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne tosladı. Dünya halklarının destekleri de, kendi hükümetlerine rağmen devam ediyor.
Gerçekten de bugün Filistin halkının yanında olmak........

© Yeşilgiresun


Get it on Google Play