Tekel Bakanı'nın Kağıt Fabrikası kurma projesi sonuçsuz kalınca, bu defa Celâl Bayar devreye girer. İş Bankası'nın başında bulunan Celâl Bayar, ilkel maddesi odun olan bir fabrikanın, Türkiye'de kurulduktan sonra zarar edebileceğine inanmıyordu. Bayar, Mehmet Ali Kağıtçı'yı Ankara'ya davet etti ve kendisi ile konuştu. Fabrikayı İş Bankası kuracaktı. İdare Kurulu'nun Bayar'a güveni büyüktü. Hemen istenen karar alındı ve çalışmalar hızlandırıldı. O günlerde, Kılıç Ali (İş Bankası İdare Kurulu Üyesi) Atatürk'e söz arasında, Bayar'ın Kâğıt Fabrikası kurmaya karar verdiğini söyler. Kılıç Ali sonrasını şöyle anlatır: “Atatürk'ün yüzüne birden bir hareket geldi. Sevindiği belli idi. Eliyle masaya vurarak: 'Şimdi iş adamının eline düştü. Celâl Bey, zarar etmemenin yolunu buldu. Kendisine söyle, muvaffakiyetler dilerim…”
Fabrika için İktisat Vekilliğine başvurulur. Fakat bir türlü bir cevap gelmez! Uzun bir süre sonra, Sanayi Ofisi bir tezkere ile İş Bankası'nın müracaatına cevap verir. Birkaç satırdan ibaret olan bu cevapta, Kağıt Sanayisinin devletin yapacağı işlerin arasında olduğu, bu nedenle de Bankanın bu fabrikayı kurmasına izin verilmediği belirtilir (Kutay, “Bilinmeyen Tarihimiz”, s. 113)!
Kutay, hâdisenin devamını şöyle anlatıyor: “Bayar bu kararın arkasında İsmet Paşa'nın olduğunu biliyordu. Bir fabrika için Hükümet Başkanı ile karşı karşıya gelmek istemedi. Fakat olay, Büyük Millet Meclisi üyelerine ve nihayet Atatürk'e aksetmişti. Bir akşam sofrada, Siirt milletvekili ve İş Bankası İdare Meclisi Başkanı Mahmut Bey, olayı Atatürk'e anlattı. Atatürk, Mahmut Bey'den, Celâl Bey'in tepkisini öğrenmek istedi. Mahmut Bey, kelimelere dikkat ederek, Celâl Bey'in konuşmasını şöyle özetledi: 'Ben Hükümetin yerinde olsaydım, böyle bir karar vermezdim. Madem ki, bir banka bana bir fabrika yapmak istiyor, bu işi ona devreder, Hükümet olarak yerine başka bir fabrika yapardım. Böylece memleket bir yerine iki fabrika kazanmış olurdu!'
Bu sözler üzerine, sofraya büyük bir sessizlik çöker. Atatürk, Bankanın İdare Meclisi üyelerinden Nuri Conker'le Kılıç Ali'nin yüzlerinde gözlerini gezdirdikten sonra, birkaç saniye önüne bakarak düşünür. Sonra hiçbir şey söylemeden kadehini kaldırarak sözü değiştirir. Fakat, aradan bir hafta, on gün geçtikten sonra, Celâl Bey'le Orman Çiftliğinde bir görüşme yapar. Hâdiseyi bir de onun ağzından dinler.”
Bu hâdise de, Atatürk'le İnönü arasında bir ayrışmanın başladığını göstermiyor mu? Cemal Kutay, Atatürk-İnönü çekişmelerinin patlak verdiği, 1932 yılı Ağustos ayındaki memleketin iktisadî durumu hakkında şu bilgiyi veriyor: “Dünya buhranı iki yaşına girmiştir. Bu buhranın sürüklediği Türkiye'de para dalgalanmaları başlamış, imar hareketleri durmuş, vergi toplanamaz olmuş, memur maaşları vaktinde ödenememeye başlamıştır. Devletçilikten yana olan İsmet Paşa hükümetleri, ciddî bunalımlar içindedir. Hazinede para olmadığı için, devletin sanayi kurması fikri yerinde saymaktadır. Vurgunculuk baş göstermiştir. İthal mallarının azlığı karaborsa yaratmıştır. Memleketin ihraç ürünleri büyük stoklar hâlinde kabarmakta, maliyetinin altında bile müşteri bulamamaktadır. 1929 yılında 220 milyon 546 bin lira olan devlet bütçesi, 1932 yılında 169 milyon 355 bin liraya düşmüştür!”
Koyu Devletçilikten Karma Ekonomiye!
Atatürk, bütün bunları görmekte, hükümete yardımcı olarak çareler araştırmakta, fakat hükümet bir türlü başarılı bir sonuç elde edememektedir. İlk zamanlar, İsmet Paşa ile birlikte, Atatürk'ün de benimsediği “Güdümlü Ekonomi” ve “Devlet Sanayisi” fikrinin dışında çareler aramak zorunluluğu ortaya çıkmıştı. Atatürk, 1931 yılında Başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu'nda, hükümetin hiçbir sanayi hamlesi yapamayacağı kanaatine ulaştıktan sonra, bir yıl daha beklemiş ve 1932 yılında harekete geçmiştir. Celâl Bey'in İş Bankası'ndaki başarısı onu çok ilgilendirmişti. Ekonomik fikirlerinin İsmet Paşa'nın ekonomik fikirleri ile uyuşmadığını gördüğü hâlde, onun hükümete girmesini istedi. Atatürk, bu Kağıt Fabrikası kurma meselesini, İktisat Vekili Mustafa Şeref Bey'i görevden alarak, yerine Celâl Bey'i getirmek suretiyle hâlletmiştir. 9 Eylül 1932 tarihli Ulus Gazetesi'yle birlikte, bütün Türkiye gazeteleri, Celâl Bayar'ın İktisat Vekilliğine getirildiğini duyurur. Bayar, Bakanlığının 3. gününde yayımladığı bir genelge ile, dar bir devletçilik anlayışına uymayacağının sinyallerini vermekteydi. Bayar özetle şöyle der: “Millî servete bir zerre daha ilâve edebilmek muvaffakiyeti, bilâkis hepimiz için sevinç vesilesi olmalıdır” (Kutay, age. s. 119).
Burada, bir kanaatimizi belirtelim: Sosyalist düşüncelerin de etkisiyle, Devletçiliği savunan ve yakın tarihimize de hep bu açıdan bakan aydınlarımız, İnönü'nün devletçiliği temsil ettiğini düşündüklerinden, Bayar'la gerçekleşen bu önemli değişimi görmezden gelmişler ve 1933 yılında uygulanmaya başlanan I. Beş yıllık Plânın başarısını Bayar'a mâl etmek istememişlerdir. Ne yazık ki, bu hissî bakış Atatürk sonrasına da yansıyacak; İnönü döneminin çok vahim yanlışlarının (Bu yanlışların en başta geleni, Rusya ve Sol düşmanlığıdır; ülkemizin Amerika vesayetine sokulmasıdır) görülmesini de engelleyecektir! ./…

NOT: FİLİSTİN'DE BATI MEDENİYETİNİ TANIYORUZ!
Batı'nın şımarık çocuğu Siyonist İsrail bir aydır Gazze'ye bomba yağdırıyor. Kadın çocuk demeden insanlar öldürülüyor. Emperyalist Batı sadece seyretmiyor, İsrail'in yanında saf tutuyor! Alman hükümeti Alman devlet kanalında FİLİSTİN denilmesini yasaklıyor! İşte Batının gerçek yüzü! Umarız bizim mankurt aydınlar da bunu artık anlarlar.

QOSHE - ATATÜRK İNÖNÜ'YÜ TASFİYE ETMİŞTİ! (5) - İsmail Şefik Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ATATÜRK İNÖNÜ'YÜ TASFİYE ETMİŞTİ! (5)

11 0
06.11.2023

Tekel Bakanı'nın Kağıt Fabrikası kurma projesi sonuçsuz kalınca, bu defa Celâl Bayar devreye girer. İş Bankası'nın başında bulunan Celâl Bayar, ilkel maddesi odun olan bir fabrikanın, Türkiye'de kurulduktan sonra zarar edebileceğine inanmıyordu. Bayar, Mehmet Ali Kağıtçı'yı Ankara'ya davet etti ve kendisi ile konuştu. Fabrikayı İş Bankası kuracaktı. İdare Kurulu'nun Bayar'a güveni büyüktü. Hemen istenen karar alındı ve çalışmalar hızlandırıldı. O günlerde, Kılıç Ali (İş Bankası İdare Kurulu Üyesi) Atatürk'e söz arasında, Bayar'ın Kâğıt Fabrikası kurmaya karar verdiğini söyler. Kılıç Ali sonrasını şöyle anlatır: “Atatürk'ün yüzüne birden bir hareket geldi. Sevindiği belli idi. Eliyle masaya vurarak: 'Şimdi iş adamının eline düştü. Celâl Bey, zarar etmemenin yolunu buldu. Kendisine söyle, muvaffakiyetler dilerim…”
Fabrika için İktisat Vekilliğine başvurulur. Fakat bir türlü bir cevap gelmez! Uzun bir süre sonra, Sanayi Ofisi bir tezkere ile İş Bankası'nın müracaatına cevap verir. Birkaç satırdan ibaret olan bu cevapta, Kağıt Sanayisinin devletin yapacağı işlerin arasında olduğu, bu nedenle de Bankanın bu fabrikayı kurmasına izin verilmediği belirtilir (Kutay, “Bilinmeyen Tarihimiz”, s. 113)!
Kutay, hâdisenin devamını şöyle anlatıyor: “Bayar bu kararın arkasında İsmet Paşa'nın olduğunu biliyordu. Bir fabrika için Hükümet Başkanı ile karşı karşıya gelmek istemedi. Fakat olay, Büyük Millet Meclisi üyelerine ve nihayet Atatürk'e aksetmişti. Bir akşam sofrada, Siirt milletvekili ve İş Bankası İdare Meclisi Başkanı Mahmut Bey, olayı Atatürk'e anlattı. Atatürk, Mahmut Bey'den, Celâl Bey'in tepkisini öğrenmek istedi. Mahmut Bey, kelimelere dikkat ederek, Celâl Bey'in konuşmasını şöyle özetledi: 'Ben Hükümetin yerinde olsaydım, böyle bir karar vermezdim. Madem ki, bir banka bana bir fabrika yapmak istiyor, bu işi ona devreder, Hükümet olarak........

© Yeşilgiresun


Get it on Google Play