Toplumsal yapımızın bozulmasında kullanılan klişe cümleler var. Bunlar ağızlarda sakız olmuş, içi boş yapılardır. Her gün duyduğunuz bu kalıp cümleler, artı bozulmanın anahtar kullanımlarıdır. Bunları duyduğum zaman, tepki bile veremiyorum. Yozlaşma ve tembelliğin dili olan bu cümleler, bizim ağzımıza yakışmamaktadır. Maalesef toplum bu cümleler konusunda sözleşmiş gibi! Yorumladığım zaman göreceksiniz, sorunlu, bir o kadar da ezik anlayışın ürünü cümleler. Bu cümleler düşünce dünyanıza girdiyse, vay halinize derim. Başarı, efendilik, çalışma, edep düşmanı bu kalıp sözler, artık kapımıza dayanmış durumdadır. En az birisini kullanıyoruz. Umarsız, özensiz adamların kalıp sözü bunlardır. Aman derim, siz siz olun kullanmayın. Kullansanız da uygulamaya geçirmeyiniz.
Hastalıklı cümlelerin birincisi, işini yap da nasıl yaparsan yap söz kalıbıdır. Ne demektir bu? Çal çırp hallet mi diyor? Tam bir eyyamcı cümlesi! Haramdan helal çıkmaz. Bu gerçeğin düşmanı, bu kalıp sözdür. Hedefe giden her yol meşru mudur? Öyleyse, neye göre değer üreteceğiz. Cümle, tam bir değersizlik ifadesidir. Yani, hedefe giden her yol meşrudur kafası! Öyle midir, değildir. Kuralsız bir yaşam, değersizlik ve ahlaksızlığa yol açar. Meşru olan, biraz da ahlak ve edep içerir. Hangi iş, ne meşrudur? Bunlar deli sorular değil mi?İş yaparken her yol meşrudur kafası, tam bir kapitalist kafadır. ÖSYM sorularını çalan KPSS hırsızları da bu kalıp cümleyi önceleyen bir kafadaydılar. Hedefe giden her yol meşrudur soysuzluğu, işini hallet de mesele yok kafasıdır. "Yüksek uçar gönül yorulur bir gün/Mizan terazisi kurulur bir gün/Herkesin ettiği sorulur bir gün/Döner mi Yarabbi dil yavaş yavaş “diyen Âşık Meslekî, yanlıştan doğru çıkmayacağını anlatmak ister.
Bir diğer sakat cümle de bu devir böyle bahtsızlığıdır. Hangi devir kardeşim? Yaşadığın an, bir hesap gerektirir. İçinde yaşadığımız zamanın ruhu olabilir ama, sizin de bir duruşunuz ve ilkeler manzumeniz olmalıdır. Zamanın ruhuna bakmak için, anın geçmiş olması lazım. İçinde olduğunuz koşullarda, sizin vizyonunuz önemlidir. Dönemin şartları her zaman hakkaniyetli olmayabilir. Siz adalet ve doğrudan ayrılmayınız. Teslimiyet hakkadır. Siz şartları değil, ilkeleri konuşmalısınız. Devrin koşulları, biraz da size göredir. Kahramanlar, doğru adamlardan çıkar. Dönemin ve devrin adamlarından doğrucu Davutlar çıkmaz! Yaşanan koşullar sizi değiştirmemelidir. Dönemin doğruları sizin doğrularınızla uyuşursa amenna. Devrin ruhunu anlarım da, sizin doğrularınız olmalı. İnançlarınız, ilkeleriniz, değerleriniz, tutumlarınız sizi devrin ruhuna karşı kıymetli kılar. Eğer bunlardan eksik bir kafa ve ruhunuz varsa, devrin boş ruhu sizi anlamsız kılar. Bugün yaşanan budur. Zulme, haksızlığa, edepsizliğe karşı ilkeli bir dönem anlayışınız olsun derim.
Yazımıza başlık olan dokuz köyden kovulmak deyimi de anlamlıdır. Doğru söylemek sana mı kaldı, her doğru her yerde söylenmez cümleleri birlikte kullanılır oldu. Susmak bazen anlamlıdır ama, haksızlık karşısında susmak, ancak şeytana yarar. Biz dokuz köyden kovulsak da Hakkı tutup kaldıracağız. Bu, zor bir meseledir. Zor zamanda konuşmak da bir varoluş meselesidir. İsmet Özel ustanın, aynı adlı bir eseri de vardır. Ne diyor Akif usta:" (...) " Nasihatim sana: Herzeyle iştigali bırak;/
Adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak! /Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez;/Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez. /Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere;/Küfür savurma boyun kestiğin semercilere. "Evet, mesele semere gönüllü olmamaktır. Sen köle ruhlu ve ezik olursan, sana semer vuracak hain çok olur. Doğru söylemek ve Hakkı tutmak bir adam olmak meselesidir. Özgür ruhları kimse satın alamaz ve onlar para- makam için de, susmazlar.
Yanlış bir anlayış da, köprüyü geçene kadar eşeğe dayı deme meselesidir. Düzenin adamı olmanın bir adımı da budur. İkbal,makam, mevki, statü ve gelecek için atılan taklanın adı budur. Bugün için eşeğe dayı diyen adam, yarın potansiyel katır adayıdır. Rüşveti, hileyi, adam sendeciliği, münafıklığı, nabza göre şerbeti yapan formül budur. Çok adi bir yaşam biçimi ve savrulma halinin adı olan bu tutum, maalesef çok yaygınlaşmıştır. Yanlışa yanlış demek iyice zorlaşmış, şartlara teslimiyet bir fazilet halini almıştır! Bizim adamsendecilere cevabımız şudur:" Bâş eğmeziz edâniye dünyâ-yı dûn içün/Allah'adır tevekkülümüz itimadımız. “Baki'nin mısraları yolumuzu aydınlatmaktadır. Hiçbir makam, mevki, para, şan şöhret, Allahtan yüce değildir. Niye kula kulluk yapalım ki? Efendim, makama geldikten sonra esir olmak adamlık mıdır? Ben geleceğim yere geldim kibri, baş eğmenin sosyolojisidir. Biz bu uyuzluklara kapı aralamayacağız. Dün yalana dolana baş eğmedik, yarın da edâniye dünyayı dûn için boyun eğmeyeceğiz.
Yanlış tutumlarımızdan birisi de bir kerecikten bir şey olmazdır. Yanlışların çoğu bir kere ve çok ağır bir bedelle yaşanır. Hiçbirimizin günah işleme özgürlüğü yoktur. Yaptığımız hatalar, insan olma halindendir. Aslan etten, insan hatadan mamuldür. İnsanın bir kereden anladığı nedir? Mesela, adam öldürmek, kaç kere olursa makbuldür? Zina, edepsizlik, şiddet, soygun, haram bir kere nasıl cereyan eder? Bunun sonuçları nedir? Zinaya cezayı kaldırdık, evden kaçanların sayısı artmadı mı? Demek ki kaçmak da bir kere oluyor. Sonucu da malum. Bütün realite şovlar bir kere yapılan ağır yanlışları konuşmuyor mu? Cinayet, aile içi şiddet, tecavüz yanlışları kaç kere olursa suç olur? Bunları sormak bile saçma. Yanlışların kemiyeti değil, keyfiyeti önemlidir. Yani nasıl yanlış yaparsın diyeceğiz? Kaç kere yanlış yaptın deme lüksümüz yok. Tüm bu yanlışları yan yana koyduğunuz zaman, ortaya bir değersizlik manzumesi çıkar. Oysa biz değerler adamı olmalıyız.
Dokuz köyden kovulsak da, söyleyecek türkümüz olacaktır. Yukarıdaki yanlışlara şifa olacak bir şair sözüyle sonlandıralım. Aşık Ruhsati usta derki: “Ben arifim diye sürme meydana, /Bir tenhada irfanına iyce bak, / Âlem bu ya, senden kâmil bulunur, /Teraziyle dört yanına iyece bak. “Evet mesele budur; irfan sahibi olmak gerek. El elden üstündür, fikir fikirden evladır. Adaletle ve dürüstlükle çevrene bakarsan, seni adam edecek çok edep sahibi görürsün. Hikmet sahibi insan, ne aradığını bilen insandır. Arayanlar bulanlardır, bulanlar da zaten arayanlar olacaktır. Arayanlara selam ederim.

QOSHE - DOKUZ KÖYDEN KOVULSAK DA - İsa Çolaker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

DOKUZ KÖYDEN KOVULSAK DA

18 2
26.12.2023

Toplumsal yapımızın bozulmasında kullanılan klişe cümleler var. Bunlar ağızlarda sakız olmuş, içi boş yapılardır. Her gün duyduğunuz bu kalıp cümleler, artı bozulmanın anahtar kullanımlarıdır. Bunları duyduğum zaman, tepki bile veremiyorum. Yozlaşma ve tembelliğin dili olan bu cümleler, bizim ağzımıza yakışmamaktadır. Maalesef toplum bu cümleler konusunda sözleşmiş gibi! Yorumladığım zaman göreceksiniz, sorunlu, bir o kadar da ezik anlayışın ürünü cümleler. Bu cümleler düşünce dünyanıza girdiyse, vay halinize derim. Başarı, efendilik, çalışma, edep düşmanı bu kalıp sözler, artık kapımıza dayanmış durumdadır. En az birisini kullanıyoruz. Umarsız, özensiz adamların kalıp sözü bunlardır. Aman derim, siz siz olun kullanmayın. Kullansanız da uygulamaya geçirmeyiniz.
Hastalıklı cümlelerin birincisi, işini yap da nasıl yaparsan yap söz kalıbıdır. Ne demektir bu? Çal çırp hallet mi diyor? Tam bir eyyamcı cümlesi! Haramdan helal çıkmaz. Bu gerçeğin düşmanı, bu kalıp sözdür. Hedefe giden her yol meşru mudur? Öyleyse, neye göre değer üreteceğiz. Cümle, tam bir değersizlik ifadesidir. Yani, hedefe giden her yol meşrudur kafası! Öyle midir, değildir. Kuralsız bir yaşam, değersizlik ve ahlaksızlığa yol açar. Meşru olan, biraz da ahlak ve edep içerir. Hangi iş, ne meşrudur? Bunlar deli sorular değil mi?İş yaparken her yol meşrudur kafası, tam bir kapitalist kafadır. ÖSYM sorularını çalan KPSS hırsızları da bu kalıp cümleyi önceleyen bir kafadaydılar. Hedefe giden her yol meşrudur soysuzluğu, işini hallet de mesele yok kafasıdır. "Yüksek uçar gönül yorulur bir gün/Mizan terazisi kurulur bir gün/Herkesin ettiği sorulur bir gün/Döner mi Yarabbi dil yavaş yavaş “diyen Âşık Meslekî, yanlıştan doğru çıkmayacağını anlatmak ister.
Bir diğer sakat cümle de bu devir böyle bahtsızlığıdır. Hangi devir kardeşim? Yaşadığın an, bir hesap gerektirir. İçinde yaşadığımız zamanın ruhu olabilir ama, sizin de bir duruşunuz ve ilkeler manzumeniz olmalıdır. Zamanın ruhuna bakmak için, anın geçmiş olması lazım. İçinde olduğunuz koşullarda, sizin vizyonunuz önemlidir. Dönemin şartları her........

© Yeşilgiresun


Get it on Google Play