Son 147 gündür, “hayvanlar gibi, hatta daha da aşağı /sapkın olarak” Gazze’deki sivil halkın başından ateş yağdıran ABD-İsrail güçlerinin, iki gün önce açlıkla ölüm arasında pençeleşen ve bu etkiyle yardım konvoyuna doğru koşuşturan bir grubu hedef alarak işledikleri yeni katliama göre düşün-düğümüzde, aslında yazı başlığımızdaki soruyu “Siyonist Hıristiyanlığın neden bir âmentüsü yok?” şeklinde sormamız daha uygun olurdu.

Zira “amentü / inandım” denilmesiyle, “…dinin teorik mahiyetini ortaya koyan âmentüler” kastedildiğinde göre (Bkz.: TDV DİA), Tanrı ile insan arasında yapılmış ilahi akitlerden söz ediyoruz demektir ki, bu akitlerin insanın varlığını, yaşamasını gözeten ve dolayısıyla kader, hayır, şer, sorumluluk ve hesap esasında ahitler olarak düşünülmesi konunun tabiatındandır.

Hal böyle olunca, ABD-İsrail’in Gazze’de 147 gündür devam eden katliamları hakkında onlara mal edilen Yahudilik ve Hıristiyanlık inançlarına mahsus âmentülerin bir vicdan, bir merhamet kırıntısından bile yoksun olabilmesinin bir izahının da olması gerekir.

Aslında, Kadim Tevrat’ta yer alıp almadığı bilinmeyen ancak sonradan yazılmış da olsa onun ilk beş kitabından Tesniye’de “Bunları, evinin ve kapılarının girişlerinin yanaklarına (sövelerine) yaz!” emriyle biten (6. Bab) ve daha öncesinde bildirilen 10 emiri tekrar hatırlatılan bir âmentü (Şem’a) yer alır.

Sa’adya Gaon’a ait Tevrat (Tora) Tefsir’inin mütercimi Nuh Arslantaş, söz konusu âmentüye dair nipnotunda şu bilgileri vermiştir:

“Bu bap, bir önceki bapta anlatılanların devamı mahiyetindedir. Tanrı, verdiği hükümlerin öğrenilmesi, yeni nesillere öğretilmesi ve uygulanmasına bu bapta tekrar vurgu yapmıştır. Bap, Tanrı’ya imana vurgu sadedinde Yahudi amentüsünün en belirgin ifadesi olan ‘Şem›a Yisrael’ (‘Dinle, ey İsrail...’) duasıyla başlamıştır. İsrail Tanrısı’nın birliğine ve hükümranlığına vurgu yapan bu sözlerin, nesillerin zihinlerine nakşedilmesini emreden Mûsâ, bunların her an ve zamanda hatırlanması gerektiğine özellikle işaret etmiştir. Yahudi geleneğinde ‘tefilin’ (bk. Çıkış / Şemot) 13/16) ve “mezuza” (bk. Tesniye / Devarim 6/7) gereçlerinin kökeni de baptaki bu emre dayanmaktadır (1-9). Tanrı inancına bu şekilde vurgu yapan Mûsâ, İsrailoğulları’na girilecek ülkedeki nimetleri tekrar hatırlatmış; dünyaya dalarak kendilerini Mısır’dan çıkaran Tanrı’yı asla unutmamalarını; ancak O’na ibadet edip ancak O’na tapmalarını emretmiştir (10-15). İsrailoğulları›nı çöl yolculuğu boyunca yaptıkları gibi artık Tanrı›yı sınamaktan vazgeçmeye çağıran Mûsâ, onlara O›nun emir ve hükümlerine sarılmalarını, katında dosdoğru ve güzel olanı (hayr) yapmalarını emrederek vaat edilen ülkeye sahip olmanın sırrının da bunda olduğunu belirtmiştir. Kölelik yurdu Mısır günlerini anımsatan Mûsâ, İsrailoğulları›na, kendisine kulluk için Firavun’un kulluğundan kurtaran Tanrı’yı hatırlayıp yeni nesillere de hatırlatılmasını emrederek vaat edilen yeni ülkede Tanrı emirlerine bağlı kullar olarak yaşamalarını salık vermiştir (16-25).”

“Öldürmeyeceksin!” emri Hz. Musa’ya verilen on emirden altıncısıdır ve âmentü vurgusuyla yapılan söz konusu hatırlatmaya dahildir.

O halde ne olmuştur da Yahudiler, kendi elleriyle yazdıkları, diğer bir söyleyişle sonradan düzenledikleri bu âmentünün gerisine düşmüşlerdir?

Bu sorunun cevabını, yazı başlığımızdaki “Siyonist Hıritiyanlık” terkibine göre vermemiz gerekir ki, bu sebeple tıpkı yine sonradan yazılmış ya da düzenlenmiş olan Hıristiyan amentüsüne değinmemiz gerekir.

Muhammed Hamidullah’ın naklini esas alacak olursak, Hıristiyan âmetüsü şöyledir:

“1. Ben, yeri ve göğü yaratan, her şeye kâdir Baba Tanrı›ya, 2. Ve Efendimiz olan, O›nun biricik oğlu İsa›ya, 3. Ruhü’l-Kudüs’ten gebe kalınana, 4. Ve bâkire Meryem’den doğana, 5. O’nun Pontus Pilatus’tan zulüm gördüğüne, 6. Çarmıha gerildiğine, öldüğüne, gömüldüğüne, 7. Cehennemlere indiğine, 8. Üçüncü gün, tekrar canlandığına, 9. Göklere çıkıp, Kâdir olan Baba Tanrı›nın sağına oturduğuna, 10. Oradan gelip ölüleri ve dirileri hesaba çekeceğine, 11. Ruhü’l-Kudüs’e, 12. Mukaddes Katolik kilisesine, 13. Azizlerin cemaatına, 14. Günahların affedileceğine, 15. Vücudun tekrar canlanacağına, 16. Ebedi hayata... inanırım.” (İslamiyet ve Hıristiyanlık, trc.: İhsan Süreyya Sırma, Beyan Yayınları)

Teslise tabi olmasına rağmen bu amentüde de yine insanın sorumluluğuna, zulme, ahirete ve hesaba çekileceğine vurgu yapıldığına göre Gazze katliamının taraflarından biri olan ve İsrailoğulları’nı katliama özellikle teşvik eden Hıristiyanların kendi âmentüleriyle çelişmeleri yine izaha muhtaçtır.

QOSHE - Siyonist Hıristiyanlığın âmentüsü nedir? - Ömer Lekesiz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyonist Hıristiyanlığın âmentüsü nedir?

31 5
02.03.2024

Son 147 gündür, “hayvanlar gibi, hatta daha da aşağı /sapkın olarak” Gazze’deki sivil halkın başından ateş yağdıran ABD-İsrail güçlerinin, iki gün önce açlıkla ölüm arasında pençeleşen ve bu etkiyle yardım konvoyuna doğru koşuşturan bir grubu hedef alarak işledikleri yeni katliama göre düşün-düğümüzde, aslında yazı başlığımızdaki soruyu “Siyonist Hıristiyanlığın neden bir âmentüsü yok?” şeklinde sormamız daha uygun olurdu.

Zira “amentü / inandım” denilmesiyle, “…dinin teorik mahiyetini ortaya koyan âmentüler” kastedildiğinde göre (Bkz.: TDV DİA), Tanrı ile insan arasında yapılmış ilahi akitlerden söz ediyoruz demektir ki, bu akitlerin insanın varlığını, yaşamasını gözeten ve dolayısıyla kader, hayır, şer, sorumluluk ve hesap esasında ahitler olarak düşünülmesi konunun tabiatındandır.

Hal böyle olunca, ABD-İsrail’in Gazze’de 147 gündür devam eden katliamları hakkında onlara mal edilen Yahudilik ve Hıristiyanlık inançlarına mahsus âmentülerin bir vicdan, bir merhamet kırıntısından bile yoksun olabilmesinin bir izahının da olması gerekir.

Aslında, Kadim Tevrat’ta yer alıp almadığı bilinmeyen ancak sonradan yazılmış da olsa onun ilk beş kitabından Tesniye’de “Bunları, evinin ve kapılarının girişlerinin yanaklarına (sövelerine) yaz!” emriyle biten (6. Bab) ve daha öncesinde bildirilen 10 emiri tekrar hatırlatılan bir âmentü (Şem’a) yer alır.

Sa’adya Gaon’a ait Tevrat (Tora) Tefsir’inin mütercimi Nuh Arslantaş, söz konusu âmentüye dair nipnotunda şu bilgileri vermiştir:

“Bu bap, bir önceki bapta........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play