Kan banyolarında yıkanan bebeklerin fotoğraflarını yüzlerine beyaz bir eldivenle ne kadar vurursak vuralım, kıpkırmızı vahşete bakan suratlarında en ufak kızarma belirtisi göstermeyen ülkeler, ‘araya kimse girmesin’ nöbetlerini tutmaya devam ediyorlar…

‘Haçlı-Hilal’ kaygısı yaşayan ülkeler de biliyorlar ki, yol tam da o adrese doğru açılıyor…

Biz de kendimizle çok iftihar etmeyelim; Türkiye mızrak ucu gibi Filistin-Gazze davasının, İsrail sorununun üzerine gidiyor, eyvallah, doğrunun yanında durmak için arkasından kim geliyor diye de bakmıyor ama… Medyanın, özellikle aktif kamuoyu katılımlı sosyal medyanın, örneğin bir karı-kocanın görgüsüzlük duvarları ile inşa ettiği magazin oburluğunu daha çok izliyoruz.

Vah bize…

Vah bize…

Tel Aviv’e yol veren süper akıllar ise, bölge ülkelerini de harman ederek, “şimdi hepsi bir ağız konuşuyorlar ama iş sahaya geldiğinde aynı bütünlüğü gösteremezler” teşhisine yaslananlar var…

‘Yanlış’ diyemiyoruz! Gazze savaşı sonrası nasıl bir siyasi çözüm bulunacağına ilişkin konuşmalara bakıldığında, bir yandan hastaneler bombalanıp siviller katledilirken, kimin kurduğu masaya kimlerle oturulup oturulmayacağının pazarlıkları yapılıyor.

Vah herkese…

Katil ülkeleri ve yatakçılarını reel-politik uygulamalarla, yani, 2’nci Büyük Savaş’tan günümüze kurulmuş uluslararası ve müesses nizam uygulamalarıyla sanık sandalyesine oturtabiliyor muyuz?

Hayır.

Hiç eski sayfaları açmaya gerek yok; en taze, ABD/Batı, Ukrayna savaşında yalanları dünyaya boca etti, doğruları sindirdi. Aynısını, en çirkin haliyle Gazze’de yapıyorlar. İçlerinden çıkan itirazları dahi yok ediyorlar. Irak’ta, Afganistan’da da yalan söylediler. Doğruları söyleyenleri ezdiler. İsrail dünya çapında mağduriyet tekelini de böyle kurdu!

Doğruları küresel kamuoyuna anlatacaksınız. Zor gelmesin. Liderleri değilse de halklar müsaittir. Amerika’da siyasilerin İsrail aleyhine konuşması mucize kabul edilirdi. Artık Kongre’de bile, “onlar ırkçı” diyecek kadar ileri giden parlamenterler var.

ABD ve İsrail’in, Batı’nın tökezlediğini görüyorlar. İş, ‘bir tekme de biz atalım’ değildir, hak ediyorlar tamam, ama el vermeyin yeter! Kimse o eli vermemelidir! Aynı sayfa odur…

Aynı numaraları yutmaktan sıkılmadık mı? Şimdi ABD, “insani mola” öneriyor. ‘İnsani’ kısmına odaklanırsak yine aynı yerden gol yeriz. Tuzak ‘mola’dır. Yani İsrail’e diyor ki, ‘yardımlara biraz izin ver ki, bebekleri öldürmeye daha rahat devam et, benim de elimi içeride rahatlat, seçim var’.

‘Herkes iki devletli çözüm istiyor, ABD bile’ klişesini de silelim. Bizim ve dünyanın hâkim çoğunluğunun istediği ‘iki devletli çözüm’le aynı değil onların planı.

Sulandırılmış, ağza bir parmak bal, araya içinde belki Türkiye’nin dahi bulunduğu aracılar/nöbetçiler koymak, Filistin yönetimi içinden zehirli figürler devşiren, içeriği sulandırılmış bir hesaptır. Ve bu hesap, ortalık yatışınca, bölge ülkelerinin yelkenleri indireceği aklına yaslanıyor. Zor plan bu. Çok engel var önünde. ‘El vermemek’ orada çalışmalı…

QOSHE - Küresel utançla recmedin: Netanyahu ve Biden gitse de bitmesin! - Nedret Ersanel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Küresel utançla recmedin: Netanyahu ve Biden gitse de bitmesin!

128 11
04.11.2023

Kan banyolarında yıkanan bebeklerin fotoğraflarını yüzlerine beyaz bir eldivenle ne kadar vurursak vuralım, kıpkırmızı vahşete bakan suratlarında en ufak kızarma belirtisi göstermeyen ülkeler, ‘araya kimse girmesin’ nöbetlerini tutmaya devam ediyorlar…

‘Haçlı-Hilal’ kaygısı yaşayan ülkeler de biliyorlar ki, yol tam da o adrese doğru açılıyor…

Biz de kendimizle çok iftihar etmeyelim; Türkiye mızrak ucu gibi Filistin-Gazze davasının, İsrail sorununun üzerine gidiyor, eyvallah, doğrunun yanında durmak için arkasından kim geliyor diye de bakmıyor ama… Medyanın, özellikle aktif kamuoyu katılımlı sosyal medyanın, örneğin bir karı-kocanın görgüsüzlük duvarları ile inşa ettiği magazin oburluğunu daha çok izliyoruz.

Vah bize…

Vah bize…

Tel Aviv’e yol veren süper akıllar ise, bölge ülkelerini de harman ederek, “şimdi hepsi bir ağız konuşuyorlar ama iş sahaya geldiğinde aynı bütünlüğü gösteremezler” teşhisine yaslananlar var…

‘Yanlış’ diyemiyoruz! Gazze savaşı sonrası nasıl bir siyasi........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play