Hayat, insana yaşantısı boyunca öyle deneyimler öyle tecrübeler kazandırıyor ki, bunu anlamak için yaşadığımız hayatı iyi analiz etmemiz gerekiyor.
Hepimizin kendince odak noktaları ve hedefleri vardır. Kimimiz zenginliği kimimiz sağlığı kimimiz sevdiklerimizi kimimiz işimizi, kariyerimizi diyerek uzayıp gider bu istekler.
Ancak istisnaların dışında kimse hedeflerine giden yolda verdiği taviz ve kaybettiği değerleri düşünmez. Önemli olan hedefe ve odağa ulaşmaktır. Ama bir gerçek vardır ki, büyük çoğunlukta hep servet edinmek veya servete servet katmak hep vardır.
Bunu helali haramı, haklı haksızı gözetmeden yaparak, aslında servetin yok oluşunun dinamitini ateşlemiş oluruz.
Hafta sonu şehir olarak Şebiarus yoğunluğu yaşadık. Özellikle Türbe bölgesi ve Bedesten ile alışveriş merkezleri, çarşı pazarların bu yoğunluktan payını aldığını görmek beni mutlu etti. Vuslatın 750. yıldönümü gönüllere ve bereketi ile şehrimize önemli bir katkı sunmuş oldu. Esnafımızın yüzünü gülerken görmek ister istemez bu şehirde yaşayan biri olarak bizleri de mutlu etti.
Şimdi geleyim yazımın girişindeki bahse, malumunuz önümüzdeki birkaç gün yeni asgari ücret ve maaş zamlarının belirleneceği günler olacak. İşçi-işveren arasındaki denge vs. derken bir artış söz konusu olacak. Bu artışın olmasının çalışanlar için ne kadar önemliyse işveren için de o kadar önemli olduğunu biliyorum. Bunu masada elbette adil şekilde çözeceklerdir ancak ben bunlardan daha önemli boyutun gözden kaçırılmaması gerektiğine vurgu yapmak istiyorum.
Dediğim gibi işimiz gereği alışveriş merkezleri, çarşı, pazar gibi ticaretin ciddi olarak döndüğü alanlarda bulunuyoruz. Ve bu günlerde kulağa hep yeni yapılacak asgari ücret ve maaş artışları sebep gösterilerek ürünlere yapılacak zamlar geliyor. Esnafa soruyorsun, toptancıyı gösteriyor toptancıya soruyorsun, üretici gösteriyor, üreticiye soruyorsun hammadde satıcısını gösteriyor, ona da sorunca yapılan ücret zamlarını ve maaş artışlarını gösteriyor. Yani kimse "Benim yoğurdum ekşi" demiyor.
Durum da böyle olunca konu etrafında dönüp dolaşıp işin ucunu yakalamak mümkün olmuyor.
Sebepleri bahane ederek servetine servet katmak isteyen güruh, her nerede ise bulmak, tereyağından kıl çıkarmak gibi zor bir iş oluyor.
Tam da burada helalinden servet biriktirenleri tenzih ederek güzel bir alıntı kısası paylaşmak istiyorum.
“Çok eski zamanlarda, zenginliği dünyaca bilinen bir adam yaşarmış. Adam zenginliğiyle övünür ve gittiği her yere hazinesinden bir parça götürürmüş.
Bu adamın, güvendiği bir de bilge varmış.
Günlerden bir gün bu bilge kişiyle otururken ona şöyle bir soru sormuş:
“Sen ki göğün gizemine ermiş, bilime yön vermiş bir adamsın. Şimdi senin gibi bilge bir adamın fikrini merak etmekteyim. Benim servetim hakkında ne düşünüyorsun?”
Bilge bu soru karşısında adamın gözlerine bakarak şu sözleri söylemiş:
“Diyelim ki kızgın ve uçsuz bucaksız bir çöldesiniz. Ölmemek için size uzatacağım bir bardak suya servetinizin yarısını verir miydiniz?”
“Verirdim tabii.”
“Zaman geçti diyelim susuzluğunuz arttı, size uzatacağım bir sonraki bardağa servetinizin öteki yarısını da verir miydiniz?”
Zengin adam biraz düşünmüş ve ardından:
“Ölmemek için evet.” demiş.
Bunun üzerine bilge kişi gülerek şu sözleri söylemiş:
“Madem ki öyle, o zaman çok övünmeyin. Çünkü sizin servetiniz, yalnızca iki bardak sudur.”
İşte bu kısastan payımıza düşen hisse ile balçık çamurdan yaratılmış bizlerin, iki bardak sudan ibaret olan servetine helal çerçeve dışında servet katmak hedefi ile fırsatlar gözlemek yerine, helali arzulamak, o iki bardakta yok olacak servetin sağlığa ve yaşantıya gideceğini düşündürerek şükrettirecektir. Aksi durumda iki bardak sudan sonra o hırs ve arzu zaten sağlığı yaşantıyı alıp götürür.
Unutmayalım en büyük servet sağlık, onun için kendinize iyi bakın.
Sağlıcakla kalın…

QOSHE - EN BÜYÜK SERVET, SAĞLIK! - Muhammet Gümüş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

EN BÜYÜK SERVET, SAĞLIK!

12 0
18.12.2023

Hayat, insana yaşantısı boyunca öyle deneyimler öyle tecrübeler kazandırıyor ki, bunu anlamak için yaşadığımız hayatı iyi analiz etmemiz gerekiyor.
Hepimizin kendince odak noktaları ve hedefleri vardır. Kimimiz zenginliği kimimiz sağlığı kimimiz sevdiklerimizi kimimiz işimizi, kariyerimizi diyerek uzayıp gider bu istekler.
Ancak istisnaların dışında kimse hedeflerine giden yolda verdiği taviz ve kaybettiği değerleri düşünmez. Önemli olan hedefe ve odağa ulaşmaktır. Ama bir gerçek vardır ki, büyük çoğunlukta hep servet edinmek veya servete servet katmak hep vardır.
Bunu helali haramı, haklı haksızı gözetmeden yaparak, aslında servetin yok oluşunun dinamitini ateşlemiş oluruz.
Hafta sonu şehir olarak Şebiarus yoğunluğu yaşadık. Özellikle Türbe bölgesi ve Bedesten ile alışveriş merkezleri, çarşı pazarların bu yoğunluktan payını aldığını görmek beni mutlu etti. Vuslatın 750. yıldönümü gönüllere ve bereketi ile şehrimize önemli bir katkı sunmuş oldu. Esnafımızın yüzünü gülerken görmek ister istemez bu şehirde yaşayan biri olarak bizleri de mutlu etti.
Şimdi geleyim yazımın girişindeki bahse, malumunuz önümüzdeki birkaç gün yeni asgari ücret ve maaş zamlarının belirleneceği günler olacak. İşçi-işveren arasındaki denge vs. derken bir artış söz konusu olacak. Bu artışın........

© Yeni Meram


Get it on Google Play