Ayrıca soykırım tezi ile Güney Afrika’nın Lahey Adalet divanına başvuru yapması, ABD Başkanı Biden’in Filistin devleti kurulmalı temalı konuşması, ABD’nin şartsız desteği sebebi ile kendi kamuoyu tarafından eleştirilmesi ve güven bunalımı aradaki diplomasiyi koparmış durumdaydı.

İsrail bu durumdan çıkmak için hamle yapmalıydı ve hamle MOSSAD’dan geldi. ABD’de mahkûmiyet kararı almış, Jeffrey Epstein’ın sanık olduğu, Epstein Adası Davası olarak da bilinen Saint James adasında geçen ve kamuoyunda infial meydana getiren dosyayı, dünya kamuoyuna servis ettiler. Konu, adanın sahibi Amerikalı Jeffrey Epstein’in adada, dünyaca tanınmış bir çok kişiyi, ABD eski başkanları dahil ağırlamasıydı.

Bu dosyanın açıklanması, İsrail’in yaptığı soykırıma karşı, ABD kamuoyunda gelişen soykırım karşıtlığı rüzgarını tersine çevirme ve ayar verme hamlesiydi. Eski başkanlardan Obama, Clinton ve Trump’ın da içinde olduğu, adayı ziyaret edenlerin listesi hayli kabarıktı. Adada yaşananlar, mahkeme tutanaklarında şöyle ifade ediliyordu: Özellikle küçük yaştaki çocukların kaçırılması, adaya zorla getirilmesi, dünyaca tanınan bazı kişilerin, pedofilik sapkın yönelimlerini adada fiiliyata dönüştürmelerinden söz ediliyordu. Dünya üzerinde milyonlarca çocuğun kayıp olduğu bir dönemde bu gelişme gündeme bomba gibi düşmüştü. Bu dosyanın en önemli yönü, yapılanların adanın sahibi Jeffrey Epstein tarafından gizli kameraya alınmasıydı.

Epstein dosyasının yeniden patlak vermesi, İsrail’in ABD’yi köşeye sıkıştırma planı olarak algılandı. Gündem değişmeliydi. Çünkü İsrail-Hamas savaşı başka bir boyut kazanıyor, İsrail’in soykırımı, dünya kamuoyunda kabul görmeye başlıyordu. Bu hamleyi gören ABD istihbaratı CIA eli ile karşılık vermekte gecikmedi. New York’un kalbinde Brooklyn’de, Yahudilerin tapınağı olan Sinagog’un altında tünellerin olduğu ve aynı Epstein dosyasına benzer hadiselerin görüldüğü haberleri servis edildi. Aslında bu iki dosya, birbirlerinden çok farklı bir yapıda değillerdi. Bu iki olay, bizleri daha çok savaşlarda ve deprem gibi afetlerde kaybolan çocukları hatırlattı. Hem bir ebeveyn olarak hem de devlet yetkililerinin bu konuda ne kadar çok dikkatli olmaları gerektiğini gösteriyordu. Gazze’deki soykırım ile birlikte bu olayın gündeme gelmesi, Yahudilere karşı nefretin katlanarak büyümesine sebep oldu. MOSSAD’ın hamlesini CIA görmüş ve gereğini yapmıştı. Epstein dosyasına benzer bir yapılanmanın, sinagogda ve yer altı tünellerinde olduğu ifşa edilmişti. Sinagogun altındaki bu tünellerde, çocukların kaçırıldığına ve kurban edildiğine dair bilgiler ve deliller basına sızdırılmıştı.

Bu iki olayı alt alta koyduğumuzda dünyanın yeni düzeninde istihbarat servisleri önemli bir yer tutuyor. Kamuya veya dünyaya mal olmuş insanları, zaman zaman hedeflerine alarak, negatif düşüncelerini hayata geçirmek için kılıf bulan bir yapı geliştiriyorlar. Kişilerin zafiyet gösterdikleri durumları çok iyi kullanan ve onları istekleri doğrultusunda kullanabilen istihbarat birimleri, yeni dünya düzeninin bir parçası olma yolunda hızla ilerliyorlar.

Anadolu insanımızın, “Göbeğinden bağlı olmak” diye tabir ettiği bu tarz yaklaşımlara sıkça rastlayacağız galiba. Ama diplomasideki karşılığı ne? Ben de bilmiyorum.

(Kaynak; AA)

QOSHE - Yeni dünya düzeninde gizli servisler ne kadar etkin - Aytekin Coşkun
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yeni dünya düzeninde gizli servisler ne kadar etkin

5 1
12.02.2024

Ayrıca soykırım tezi ile Güney Afrika’nın Lahey Adalet divanına başvuru yapması, ABD Başkanı Biden’in Filistin devleti kurulmalı temalı konuşması, ABD’nin şartsız desteği sebebi ile kendi kamuoyu tarafından eleştirilmesi ve güven bunalımı aradaki diplomasiyi koparmış durumdaydı.

İsrail bu durumdan çıkmak için hamle yapmalıydı ve hamle MOSSAD’dan geldi. ABD’de mahkûmiyet kararı almış, Jeffrey Epstein’ın sanık olduğu, Epstein Adası Davası olarak da bilinen Saint James adasında geçen ve kamuoyunda infial meydana getiren dosyayı, dünya kamuoyuna servis ettiler. Konu, adanın sahibi Amerikalı Jeffrey Epstein’in adada, dünyaca tanınmış bir çok kişiyi, ABD eski başkanları dahil ağırlamasıydı.

Bu dosyanın açıklanması, İsrail’in yaptığı soykırıma karşı, ABD kamuoyunda gelişen soykırım karşıtlığı rüzgarını tersine çevirme ve ayar verme hamlesiydi. Eski başkanlardan Obama, Clinton ve Trump’ın da içinde olduğu, adayı ziyaret edenlerin listesi hayli kabarıktı. Adada yaşananlar, mahkeme tutanaklarında şöyle ifade ediliyordu: Özellikle küçük yaştaki çocukların........

© Yeni Asya


Get it on Google Play