Sık yapılan bir hata vesilesiyle benzerlerine dikkat çekmek ve bir hüküm vermek.

Başlıktakiyle başlayalım:

Bir şeyin def’aten olması ile bir şeyin defaaten (defaatle) olması aynı şey değildir.

Def’aten “aniden” demektir.

Defaaten ise “defalarca” demektir.

Mesela, def’i ve ani bir biçimde görülen şey bir kere ve fakat def’aten görülmüş olur.

Tekrar be tekrar yani mükerreren söylenen şey ise defaatle yani defalarca söylenmiş olur.

Manaları yakın olmadığı gibi hatta birbirine zıttır.

Biri diğerinin yerine kullanılmamalıdır. Kullanılırsa yanlış anlaşılabilir.

***

Bilakis ile bilhassa da böyledir.

Bilakis; aksine, tam tersine demektir.

Bilhassa ise hassaten ve özellikle demektir.

Bilhassa manaları yakın olmadığı gibi manalar neredeyse bilakistir, hemen hemen birbirine zıttır.

Birbirinin yerine kullanılırsa yanlış anlaşılabilir. En azından mana zayıflar, bulanıklaşır.

***

Bir de Arapça kökenli olup Arapça yazılışta harfleri aslında farklı olan fakat Latin alfabesinin harf yetersizliği sebebiyle Latin harfleri ile yazılışları mecburen aynı olan farklı kelimeler var.

Bunlardan biri tezahür.

İki ayrı tezahür var.

Biri zahir olmak yani görünür hale gelmek ile ilgili.

İkincisi ise muavin ve muzahir olmak yani yardım edip desteklemek hakkında.

Tezahürat ile tezahürler arasındaki fark bunu gösterebilir.

Maçta takım için yapılan tezahürat “gösteri” demek değildir. Desteklemek için alayiş-u nümayiş yapmak demektir.

Hastalığın belirtileri ise tezahürleri olarak ortaya çıkar.

Bir diğeri mucize.

Âciz bırakan bir icaz olan mu’cize ile edebî sanatlardan biri olan ve icazlardan oluşan mucize farklıdır.

Birincisi peygamberlere mahsustur, doğrudan ve bizzat Allah’ın fiilidir ve zaman zaman görünür.

İkincisi ise şairlerin ve ediplerin de başarabileceği bir şeydir.

Kur’an hem mu’cizedir ve hem de mucizedir.

***

Bir de yazılışlarındaki küçük farklara dikkat edilmesi gereken kelimeler var.

Mesela adem ile âdem arasındaki fark.

Âdem insanoğlunun atasıdır. Adem ise idam ile aynı kökten gelir ve yokluk anlamına gelir.

Mesela dalalet ve delalet farkı.

Dalalet sapkınlıktır. Delalet ise delil olma durumudur.

Mesela sıfat ve sıfât arasındaki fark.

Sıfat tekildir. Sıfât ise çoğuldur ve “sıfatlar” demektir.

Mesela safahat ve sefahat farkı.

Sefahat sefihlik demektir. Safahat ise “safhalar, aşamalar” anlamına gelir.

Örnekler çoğaltılabilir.

Bütün bunlardan sonra bilhassa siyasetçilere şunu söyleyelim:

Osmanlı Türkçesini ve Osmanlı elifbası ile yazmayı öğrenmek büyük bir zenginliktir.

Okullardaki Osmanlıca seçmeli dersleri bu sebeple kıymetlidir. Muhtevası tartışılabilir ve geliştirilebilir ama maksadı doğru tesbit edilirse faydası büyüktür.

Kaldırmaya değil geliştirmeye çalışmak gerekir.

QOSHE - Def’aten görüp defaatle söylemek - Ahmet Battal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Def’aten görüp defaatle söylemek

8 0
25.01.2024

Sık yapılan bir hata vesilesiyle benzerlerine dikkat çekmek ve bir hüküm vermek.

Başlıktakiyle başlayalım:

Bir şeyin def’aten olması ile bir şeyin defaaten (defaatle) olması aynı şey değildir.

Def’aten “aniden” demektir.

Defaaten ise “defalarca” demektir.

Mesela, def’i ve ani bir biçimde görülen şey bir kere ve fakat def’aten görülmüş olur.

Tekrar be tekrar yani mükerreren söylenen şey ise defaatle yani defalarca söylenmiş olur.

Manaları yakın olmadığı gibi hatta birbirine zıttır.

Biri diğerinin yerine kullanılmamalıdır. Kullanılırsa yanlış anlaşılabilir.

***

Bilakis ile bilhassa da böyledir.

Bilakis; aksine, tam tersine demektir.

Bilhassa ise hassaten ve özellikle demektir.

Bilhassa manaları yakın olmadığı gibi manalar neredeyse bilakistir, hemen hemen birbirine zıttır.

Birbirinin yerine kullanılırsa yanlış anlaşılabilir. En azından mana zayıflar, bulanıklaşır.

***

Bir........

© Yeni Asya


Get it on Google Play