Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım’ı makamından kaldırmış ve ayağını Başbakanlık makamına uzatmış halde tasvir edilmişti.

O tasvirin doğruluğunda şüphe yok. Bu sebeple makam ve koltuk sahibi herkes “acaba beni ne zaman kaldırır” diye düşünüyor.

O kadar ki yargı ve yüksek yargı mensupları için bile bir risk var.

Zaten bir hiyerarşi gerektiren yürütme organının içindeki makamların Erdoğan’a bağlı olmasında bir problem görülmeyebilir.

Ama mahalli idareler kendi içinde ayrı bir yürütmedir. Belediye başkanının amiri yoktur. Valiye, kaymakama bağlı değildir. Belde halkı seçer, yönlendirir, siyasi hesabı da o halk sorar.

Belediye başkanı merkezî idarenin bir parçası değildir. Bakanlıkların taşra teşkilatı değildir.

Projeler mahallîdir. Kaynaklar mahallîdir.

Ama Erdoğan karizmasına bağlanmış tek adam sevdasında durum böyle olmuyor.

Beş sene önce mahalli seçimler yaklaştığında Erdoğan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i istifaya zorlamıştı. Bu duruma herkes şaşırmıştı. Ama alıştı.

Sonrasında ne İstanbul’da ve ne de Ankara’da AKP zihniyeti kurumsal olarak dikiş tutturamadı. Her şey ve herkes Erdoğan’ın gölgesinde kaldı.

Bu sebeple bir ay sonra yapılacak seçime doğru İstanbul’da Murat Kurum’un en zor işi seçmene kendisini tanıtmak.

Zira belediye başkan adayı olarak neredeyse her gittiği açılışa Erdoğan’la birlikte gidiyor ve her yerde eski siyasi refikleri durumundaki bakanlarla bir arada kalıyor, “araya kaynamış yabancı” gibi kaynayıp gidiyor.

Erdoğan “gel Murat” demedikçe öne çıkamıyor. Halka kendisini ve “kendi projelerini” ifade edemiyor. Hep gölgede, hep ikinci, beşinci planda.

Çok tarafsız(!) olduğu için İmamoğlu’na hiç yer vermeyen TRT bile haberlerinde önce Erdoğan ve sonra Murat Kurum’u gösteriyor.

Oysa rakibi Ekrem İmamoğlu beş senedir vitrinde. Partisinin genel başkanı Özgür Özel bile en azından şimdilik kendisini gölgeleyecek durumda değil.

Yani Kurum hem rakibiyle hem de adeta amiriyle yarışıyor.

Üstelik yarışı kazansa bile oturacağı koltukta kalacağının garantisi yok. “Git Murat” denince “seçildim, gitmem” diyecek bir kapasitenin zerresi yok.

Yarış işte bu şartlarda sürüyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçiminde AKP’ye rey verecek seçmen, aday kim olursa olsun verecek. Zira onlar için Erdoğan karizması yetiyor. Tercihtir. Her tercih gibi buna da saygı duyulur.

Tereddütlü seçmen ise adayı görmek ve tanımak istiyor ve fakat başaramıyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni planlayanlar bu riski düşünmemişlerdi.

Herhalde bugünlerde onların da aklına gelen en iyi çözüm “Cumhurbelediye başkanlığı hükümet sistemi” olsa gerektir.

Diğer yerlerde değilse de İstanbul ve Ankara’da belediye başkanlığı makamını kaldırıp yürütmenin de devletin de başı olan Cumhurbaşkanına bağlamak tek çare!

Böylece başkan değiştirme kararları daha hızlı alınır…

Böylece Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda olduğu gibi gerekirse beş senede beş başkan görürüz. Ama hepsi bir Erdoğan olur. Olur ve biter.

Haydi sandığa…

QOSHE - Cumhurbelediye başkanlığı hükümet sistemi - Ahmet Battal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cumhurbelediye başkanlığı hükümet sistemi

13 11
02.03.2024

Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım’ı makamından kaldırmış ve ayağını Başbakanlık makamına uzatmış halde tasvir edilmişti.

O tasvirin doğruluğunda şüphe yok. Bu sebeple makam ve koltuk sahibi herkes “acaba beni ne zaman kaldırır” diye düşünüyor.

O kadar ki yargı ve yüksek yargı mensupları için bile bir risk var.

Zaten bir hiyerarşi gerektiren yürütme organının içindeki makamların Erdoğan’a bağlı olmasında bir problem görülmeyebilir.

Ama mahalli idareler kendi içinde ayrı bir yürütmedir. Belediye başkanının amiri yoktur. Valiye, kaymakama bağlı değildir. Belde halkı seçer, yönlendirir, siyasi hesabı da o halk sorar.

Belediye başkanı merkezî idarenin bir parçası değildir. Bakanlıkların taşra teşkilatı değildir.

Projeler mahallîdir. Kaynaklar mahallîdir.

Ama Erdoğan karizmasına bağlanmış tek adam sevdasında durum böyle olmuyor.

Beş sene önce mahalli seçimler yaklaştığında Erdoğan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i istifaya zorlamıştı. Bu........

© Yeni Asya


Get it on Google Play