İman edip de imanlarına bir zulüm bulaştırmayanlar, işte güven onların hakkıdır. “En sağlam” düzene kavuşanlar da onlardır. (Enam:6/82)

Bu ayette geçen zulmün iki boyutu vardır. Biri kul hakkı ile ilgili boyutudur. İkincisi de Allah Teâlâ’nın yardımı ile ilgilidir. Kul hakkı ile ilgili olan zulüm, insanlar arasında kopuşu tetikler, dağılmalara sebep olur ve insanları gererek bencilleştirir. Allah Teâlâ’nın yardımı ile ilgili zulüm ise ilâhî rahmetin ve Rahmanî bereketin çekilmesine sebep olur. Şu şaşmaz hakikati, öğrenip, inanıp sadakatle uygulayan muvahhid müminler her zaman başarılı olmuşlar ve dünyaya huzur sağlamışlardır.

İmanlarına bir zulüm bulaştırmamış olanlar kendi nefislerini aşıp yalnızca Allah’ın buyruklarına uymuşlar. Hem kendileri ve hem de yönettikleri rahat etmişler.

Onun için de dâima muzaffer olmuşlar, insan kitlelerini adaletle yönetmişler.

Bunun tersi ya çıkar budalalığı, ya mevki hırsı, ya nefsanî arzu aşırılığı, ya bir kuyruk acısı, ya da bozgunculuk çılgınlığı ile nedamet seline kapılmışlar. Öfke patlaması ile sosyolojik çöküşü hızlandırmışlar, terör girdabında boğulmuşlardır.

Bunların dışındaki sorumlu Müslüman toplumlar ağır uyarılara muhatap olmuşlar; Ey Resûlüm, dinlerini parça parça edip, grup grup olanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır, sonra Allah onlara yaptıklarını bir bir haber verecektir. (En’am:6/159) İnsanlık tarihinde bütün sıkıntılar bundan kaynaklanır.

Böyle bir sıkıntı ile karşılaşmaması için AK PARTİ ve “Müslümanım” diyen herkes tevhid ve adalet ilkesinden taviz vermeden hizmetini daha âdil sürdürmelidir.

Böyle gelişen yönetim, eğitim alanında özellikle “ipin ucunu” sapkın güçlere kaptırmazdı. Hatta savunma sanayiinde yaptığı gibi eğitimde de Batının paslı prangalarını da söküp atabilirdi. Eğitim alanındaki durgunluk hatta gerileme çok düşündürücü olduğu yaygın kanaattir. Birçok okulda deizm, ateizm, günlük aşk furyaları ve daha nice fitne odaklı olumsuz cereyanlar gençliği dinsizliğe sürükledi.

Hele bebek denecek çocuklarımızın cep telefonu tutsağı olması âdeta aileyi hafakan girdabına sürüklemiştir. Bunların hepsi, toplumun, özellikle yönetim kadrolarının imanlarına zulüm bulaştırmasından kaynaklanır. Çünkü hiç hak etmediği halde o küçücük beyinleri yabancı kültürlerin zehrinin akıtılması önlenmeli ve zulümden kurtarılmalıdır. Çocuklara ve eğitim çağındaki gençlere gerek üstün değerlerimizin ve gerek milli kültürümüz yerli yazılım ile geliştirerek verilmelidir.

Bunu bugüne kadar AK PARTİ gerçekleştirmeli idi. Bunun için de eğitim ordusunun öncü kahramanlarını yetiştirmesi gerekiyordu. Bu kahramanlar, klasik öğretmen değil, akademisyen de değil, âlim öğretmenler olarak yetiştirilmeliydi.

Aksine bugün bazı okullarda özellikle erkek öğretmenler kız öğrencilerden korktuklarını dile getiriyorlar. Bana gelen maillerde felaket tabloları görülüyor; Bazı okullarda kız öğrenciler dersleri sabote ettiklerinde erkek öğretmenler korkuyorlar. İtibar kaybından bunalıma girmişler. “CINSEL ISTISMARCI” suçlaması psikozunu yaşıyorlar. Her hangi bir kız öğrenci kendini uyaran öğretmeni korkutuyor; “beni taciz etti derim” kozunu kullanmaktan çekinmiyor ve şımarıklığını doyasıya yaşıyor.

Ailede kocalara uygulanan bu zulüm aileyi tahrip ettiği gibi eğitime de bulaşmış ve yayılma sürecine girmiştir. Bunda olduğu gibi her alanda dengeler bozulmuş, zulüm operasyonları halinde kâbus ve kasvet bulutları gibi çökmüştür.

Gelecek felâket umumi olduğu için yalnız AK PARTİ değil herkes toparlanmalıdır.

Bu gemi yolcuları olarak hepimiz silkelenmeliyiz. Esselamualeykum.

QOSHE - AK Parti şimdi, silkelenmelidir (2) - İlhan Oral
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

AK Parti şimdi, silkelenmelidir (2)

35 1
14.04.2024

İman edip de imanlarına bir zulüm bulaştırmayanlar, işte güven onların hakkıdır. “En sağlam” düzene kavuşanlar da onlardır. (Enam:6/82)

Bu ayette geçen zulmün iki boyutu vardır. Biri kul hakkı ile ilgili boyutudur. İkincisi de Allah Teâlâ’nın yardımı ile ilgilidir. Kul hakkı ile ilgili olan zulüm, insanlar arasında kopuşu tetikler, dağılmalara sebep olur ve insanları gererek bencilleştirir. Allah Teâlâ’nın yardımı ile ilgili zulüm ise ilâhî rahmetin ve Rahmanî bereketin çekilmesine sebep olur. Şu şaşmaz hakikati, öğrenip, inanıp sadakatle uygulayan muvahhid müminler her zaman başarılı olmuşlar ve dünyaya huzur sağlamışlardır.

İmanlarına bir zulüm bulaştırmamış olanlar kendi nefislerini aşıp yalnızca Allah’ın buyruklarına uymuşlar. Hem kendileri ve hem de yönettikleri rahat etmişler.

Onun için de dâima muzaffer olmuşlar, insan kitlelerini adaletle yönetmişler.

Bunun tersi ya çıkar budalalığı, ya mevki hırsı, ya nefsanî arzu aşırılığı, ya bir kuyruk acısı, ya da bozgunculuk çılgınlığı ile nedamet seline kapılmışlar. Öfke patlaması ile sosyolojik çöküşü hızlandırmışlar, terör girdabında boğulmuşlardır.

Bunların dışındaki sorumlu Müslüman toplumlar ağır uyarılara........

© Yeni Akit


Get it on Google Play