İsrail’in, haçlı desteği ve hilalin zayıflığı sayesinde bir şer krallığı kurmak için Gazze’yi yerle bir edip sakinlerine mezar etmesi hepimizin canını sıkıyor. İsrail sonunda Filistinlileri göç ettiriyor ama Mısır’a değil mezara… Bir korku filmi izlercesine Kur’an’da “etrafını bereketli kıldığımız topraklar” diye geçen diyarda, yakında ne bereket ne toprak ne de insan kalacak. Savaş her ne kadar işgalci İsrail ile Filistin arasında geçiyor görünse de aslında iyiyle kötü arasında geçiyor. Adeta Mesih’le Deccal taraftarları Armageddon/Melhame-i Kübra öncesi bir prova yapıyor.

Kötülerin kötü olmaktan utandıkları sanılmasın. Çünkü utanmazlık kötülüğün emaresidir. İyi bir birey ya da toplum olmayı zaaf olarak gören hayvani bir kesimden bahsediyoruz. Onlara göre her şey güçtür. Güçlü olan yaşar, zayıf olan ölür veyahut hayat konforlarına tehditse öldürülür. Hukuk kavramı ancak gücün tezahürü olabilir. Güçlüysen hukuk senindir, davacısındır, haklısındır ve mağdursundur. Güçsüzsen suçlusundur.

Ancak bu kadar kötülük içinde filizlenmeye çalışan insancıl bir uyanışın müjdesini de vermek gerekiyor. Armageddon için kendi tanrılarını zorlayan şer ittifakı darbeyi kendi halkından yemek üzere. Amerika dahil birçok batı ülkesinde halk İsrail’e karşı Filistin’i tutuyor. İnsanlar ana akım medyaya inanmıyor. Bu yüzden sosyal medyadan tüm gerçekleri öğreniyorlar. Bir Gazzelinin videosu dev medya kuruluşlarından daha etkili olabiliyor. Diğer yandan halk artık İsrail’in dediğine değil yaptığına bakıyor. Yapılanlar da korkunç olduğu için müthiş bir öfke duyup tutuklanmak pahasına sokaklara dökülüyorlar.

Artık kimse İsrail’e ve İsrail’i savunanlara inanmıyor. Birisi ne zaman “İsrail’in kendini savunma hakkı vardır” diye bir paylaşımda bulunsa başka birisi öldürülen bir bebeğin fotosunu koyarak, “Kendini bunlardan mı savunacak?” diye cevap verebiliyor. Ne zaman hastaneler bombalansa vicdan sahipleri çıkıp, “Eğer Hamas militanları bir İsrail hastanesine sığınsaydı yine de bombalar mıydınız?” gibi cevaplar verebiliyor. An itibariyle birçok politikacı, gazeteci ve ünlü kişi İsrail aleyhine bir şey yazamıyor çünkü yazar yazmaz gerçeklerle dövülüyorlar. Gerçekler eskisi gibi yalanların ablukasında değil. Bu durum şer içinde bir hayrın doğduğunu gösteriyor. Yarın öbür gün aynı halk seçimlerde İsrail yanlılarından hesap da soracak ve zulmü destekleyen politikacılar muhakkak tavır değiştirmek zorunda kalacaklar.

Bu meselenin bir de İsrail ayağı var. Dünya halkları İsrail’den de kendi çapında hesap soruyor. Artık kimse İsrail’in mağdur olduğuna inanmıyor. Yakında Nazilerin yaptığı iddia edilen soykırımı da sorgularlar. Veyahut Yahudilerin mağduriyetine eskisi kadar duyarlı olmayacaklar. Çünkü şöyle soracaklar (ya da soruyorlar); Eğer soykırım mağduruysan neden sen de başkalarına soykırım uyguluyorsun? O gün ki sorun senin masumiyetin mi yoksa güçsüzlüğün müydü? Acaba senin hiç mi suçun yoktu? Şayet 1940’larda sen daha güçlü olsaydın bugün bir Alman soykırımından mı bahsedecektik?

Diğer yandan bu saatten sonra hiçbir İsrail vatandaşı yurtdışı seyahatinden zevk alamayacaktır. Çünkü insanlardaki nefret had safhada. Bir İsrailli gördükleri zaman akıllarına Filistin’deki zulüm gelecek ve İsrailliyi dışlayacaklar. İsrail nasıl ki Filistinlileri Gazze’ye hapsettiyse, insanlar da İsraillileri dışlayıcı tavırlarıyla İsrail’e hapsedecekler. Belki İsrailliler anti-Semitizm’in artmasından şikâyet edecekler ama o zaman da şu sorular gelecek; bebekleri öldürdüğün için bir de sevilmeyi mi bekliyorsun? Sen iyi bir şey yaptın da biz mi taktir etmedik?

Hasıl-ı kelam, bu savaşın fiziki kazananı İsrail ve muhipleri olur mu belli değil ama Dünyanın nefretini kazandıkları muhakkak. Ve bu nefret daha çok canlarını sıkacak. İlle de Mesih’le Deccal arasındaki savaşı erkene almak istiyorlarsa belki duaları kabul olur ama Hz. İsa Mesih kendisini katletmeye çalışanların tarafında olmayacaktır. Acaba savaşmadan önce kıyamet kehanetlerindeki mantıksızlığa mı bir baksalar? Çünkü görünen o ki o savaşta kendi halkları bile kendi taraflarında olmayacak.

QOSHE - Armageddon provası - İbrahim Karataş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Armageddon provası

21 1
06.11.2023

İsrail’in, haçlı desteği ve hilalin zayıflığı sayesinde bir şer krallığı kurmak için Gazze’yi yerle bir edip sakinlerine mezar etmesi hepimizin canını sıkıyor. İsrail sonunda Filistinlileri göç ettiriyor ama Mısır’a değil mezara… Bir korku filmi izlercesine Kur’an’da “etrafını bereketli kıldığımız topraklar” diye geçen diyarda, yakında ne bereket ne toprak ne de insan kalacak. Savaş her ne kadar işgalci İsrail ile Filistin arasında geçiyor görünse de aslında iyiyle kötü arasında geçiyor. Adeta Mesih’le Deccal taraftarları Armageddon/Melhame-i Kübra öncesi bir prova yapıyor.

Kötülerin kötü olmaktan utandıkları sanılmasın. Çünkü utanmazlık kötülüğün emaresidir. İyi bir birey ya da toplum olmayı zaaf olarak gören hayvani bir kesimden bahsediyoruz. Onlara göre her şey güçtür. Güçlü olan yaşar, zayıf olan ölür veyahut hayat konforlarına tehditse öldürülür. Hukuk kavramı ancak gücün tezahürü olabilir. Güçlüysen hukuk senindir, davacısındır, haklısındır ve mağdursundur. Güçsüzsen suçlusundur.

Ancak bu kadar kötülük içinde filizlenmeye çalışan insancıl bir uyanışın müjdesini de vermek gerekiyor. Armageddon için kendi tanrılarını zorlayan şer ittifakı darbeyi kendi halkından yemek üzere. Amerika dahil birçok batı ülkesinde halk İsrail’e karşı Filistin’i tutuyor. İnsanlar ana akım medyaya inanmıyor. Bu yüzden sosyal medyadan tüm........

© Yeni Akit


Get it on Google Play