Geçen haftaki yerel seçimler Ak Parti’nin kaybıyla neticelendi. Kazanan CHP idi ama CHP oylarının nerdeyse sabit kalması ve Ak Parti’nin kaybetmesine bizzat tabanının seçimlere gitmeyerek veya protesto oyları vererek neden olması sebebiyle kazanandan çok kaybedeni vurgulamak daha doğru olur. Şöyle düşünün; hızı değişmeyen bir araba değişken hıza sahip bir arabayı o araba yavaşlamadığı sürece yenemez. Mesela 50 km hızla giden bir araba ile 100 km hızla giden bir araba yarıştığında teknik olarak ikincisi kazanır. Eğer ikincisi kazanamamışsa hızı 50 km’nin altına düştüğü içindir. Bu durumda kazanana değil kaybedene bakılır.

Kaybın sebepleri için birçok sebep sayıldı -ki hepsi de doğrudur. Burada hepsini yeniden saymaya gerek yok. Evet liyakat sorunu da vardı, hep aynı kişiler iyi konumlardaydı, görülmese bile yolsuzluklar da olmuştur, gençlik ikna edilemedi vs. vs. Doğrusu bu tür sorunlar her partide olduğu için üzerinde çok durmaya gerek yok. Muhalefette seçilenler arasında daha çok liyakatsiz ve yolsuz aday vardı ama yine de seçilebildiler. Demek ki halkın önceliği bu tür sorunlar değil.

Tek bir sorun vardı o da ekonomiydi. 2018’den bu yana devam eden bir ekonomik kriz var. Bunun sebebi darbe, pandemi, deprem gibi hükümetten kaynaklanmayan sebepler olsa da asıl sebep hükümetin ekonomik sorunlara çare bulamamasıydı. Uygulanan çözüm önerileri -ki sonradan uygulanan yöntemlerin tam tersi uygulanmaya başlandı- krizi bitirmek yerine daha da büyüttü.

Doğrusu bu tokadı genel seçimlerde bekliyorduk ama halk gerçekten akıllıca hareket ederek ve hükümete olan umudunu kaybetmediğini göstermek amacıyla erteleyip yerel seçimlere bıraktı. Bu bile halkın ne kadar zekice hareket ettiğinin delilidir. Muhtemeldir ki kendisine hakaret eden muhalif bağnaz cahilleri önümüzdeki genel seçimlerde de tokatlayacaktır.

Ancak bunun için Ak Parti’nin önümüzdeki 2 yılda toparlanması lazım. 2 yılda çünkü kalan diğer 2 yılda toparlanmanın hissedilmesi lazım. Çünkü halk eskiden çözerse Erdoğan çözer diyordu. Fakat yıllardır süren ekonomik kriz güven kaybının başladığını ve bir an önce güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini gösteriyor. Öyle ki gelecek seçimlerden birkaç ay önce emekli maaşları birkaç kat artsa bile bunun geçici bir çözüm olduğu farz edilip daha büyük tokat atılacaktır.

Oysa insanlar ekonomik olarak rahat ettiklerinde siyasetle pek ilgilenmezler bile. Dolayısıyla en çok da ekonomiye odaklanmak gerekiyor. Yukarıda bahsedildiği üzere liyakat, adaylar, yolsuzluk vs. sadece tali bahaneler olup bir kısmı da abartılıdır. Mesela istenmeyen kişiler görevden alındığı zaman yerine geçecek olanları da sevmeyecek ve onları liyakatsiz, dava adamı olmamak gibi nedenlerle suçlayanlar olacaktır. Evet liyakate önem verilsin ama önce ekonomi düzelmeli.

Ekonomi düzelirse diğer sorunlar güneşin yanında yıldız gibi sönerler. Tabii ki ekonomi liyakatsiz insanlarla çözülemez. Bu durumda liyakatte öncelik ekonomi yönetimine verilmelidir. Maliye yönetimi ile ilgili bir sorun görünmüyor. Ancak iyi maliye politikalarıyla ekonomik krizden çıkılmayacağı hâlâ anlaşılmamış. Mesela devletin denetlemek gibi bir rolü var ama piyasayı stokçular, belli firmalar ve şahıslar yönlendiriyor. Mali politikalara rağmen et niye 650 TL, biber neden 89 TL’ye satılıyor sorgulanması gerek. Muhakkak devlet müdahalesi ve denetimi şart. En azından temel gıda ve diğer ihtiyaç maddeleri kontrol altında tutulabilmeli. Görüldüğü üzere maaşlar %50-60 artsa bile hayat pahalılığı devam ediyor. Onun için önce ekonomi, sonra yine ekonomi…

Çünkü bu ülkede terörü nerdeyse bitiren, ülkeyi bölgesel bir güç yapan, dışlanan gruplara sahip çıkan, büyük projelere imza atan ve daha birçok gurur verici projeler yapan Ak Parti bir tencereye yenilmemeli. Hem alternatifi de hâlâ yok. Toparlanamazsa sadece kendisine değil millete de yazık edecek.

QOSHE - Ak Parti ne yapmalı? - İbrahim Karataş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ak Parti ne yapmalı?

25 3
08.04.2024

Geçen haftaki yerel seçimler Ak Parti’nin kaybıyla neticelendi. Kazanan CHP idi ama CHP oylarının nerdeyse sabit kalması ve Ak Parti’nin kaybetmesine bizzat tabanının seçimlere gitmeyerek veya protesto oyları vererek neden olması sebebiyle kazanandan çok kaybedeni vurgulamak daha doğru olur. Şöyle düşünün; hızı değişmeyen bir araba değişken hıza sahip bir arabayı o araba yavaşlamadığı sürece yenemez. Mesela 50 km hızla giden bir araba ile 100 km hızla giden bir araba yarıştığında teknik olarak ikincisi kazanır. Eğer ikincisi kazanamamışsa hızı 50 km’nin altına düştüğü içindir. Bu durumda kazanana değil kaybedene bakılır.

Kaybın sebepleri için birçok sebep sayıldı -ki hepsi de doğrudur. Burada hepsini yeniden saymaya gerek yok. Evet liyakat sorunu da vardı, hep aynı kişiler iyi konumlardaydı, görülmese bile yolsuzluklar da olmuştur, gençlik ikna edilemedi vs. vs. Doğrusu bu tür sorunlar her partide olduğu için üzerinde çok durmaya gerek yok. Muhalefette seçilenler arasında daha çok liyakatsiz ve yolsuz aday vardı ama yine de seçilebildiler. Demek ki halkın önceliği bu tür sorunlar değil.

Tek bir sorun vardı o da ekonomiydi. 2018’den bu yana devam eden bir ekonomik kriz var. Bunun sebebi darbe, pandemi, deprem gibi hükümetten kaynaklanmayan sebepler olsa da asıl........

© Yeni Akit


Get it on Google Play