Başka milletleri bilmem ama bizim gibi vatanına-devletine-bayrağına-dinine karşı şehitlik derecesinde bağlı olan bir toplumda, milli şuur ve tarih şuuru daima canlı tutulmalıdır.

Bunun için ülkemizin her noktasında nice örnekler mevcuttur. Bütün mesele helva ustası bulabilmek! Hani şeker-un-yağ var da helvayı kim yapacak misalinde olduğu gibi.

Tarihimiz ortada, tarihi yapanlar ortada, tarihi eserler ortada. Bunları yazıp çizenler ortada, arşivler ortada.

Yani milli şuur ve tarihi şuuru vermek ve öğretmek için bir eksiğimiz yok. Bir tek helva ustalarına ihtiyaç var.

Mesele, millet-devlet şuurlu eğitim camiasının omuzlarındadır. Geçelim.

Hatırlayalım. Çanakkale Savaşları üzerinden 109 yıl geçti. Bölgedeki çok başlılıktan dolayı son 14 yıla kadar bir türlü savaşın ve şehitlerin şanına yakışır bir şehitlik yoktu.

2014 yılında “Alan Başkanlığı” kurulduktan sonra eline yüzüne bakılır olduğu gibi Devlet-millet olmanın haysiyet ve şerefine yakışır bir hal aldı ve öz kimliğine kavuştu.

Tarihi Yarımadayı ve şehitlikleri, İstiklal ve İslam Şairimiz Mehmet Akif’in “Çanakkale Şehitlerine Şiirini” dinleyerek-okuyarak ziyaretimizde, zihnimin bir tarafında şu cümleler birbiriyle çarpışıp durdu.

Önce acı bir hatıramı paylaşayım. Geçtiğimiz ay özel bir firmaya yönetici mülakatı varmış, zatımı da gözlemci olarak çağırdılar.

Şimdi ismini vermeyeyim ama adı sanı bilinen bir üniversitenin tarih bölümünden mezun olmuş genç yönetici adayına; “Çanakkale Şiirinin şairi kimdir” diye soruldu.

El cevap: “Bilmiyorum” oldu. Pes.

Sıkça söylüyoruz, “Tarihini bilmeyenlerin ülkelerine aidiyetleri olmaz” diye.

Bu sebeple Milli Eğitim Bakanlığı özel ve devlet okullarında, ilköğretimden liselere kadar her seviyede her sınıfta, mutlaka Çanakkale Savaşlarını ders olarak okutmalı.

YÖK’ün devlete ve millete yapacağı en büyük hizmet, bütün üniversitelerde yine mutlaka ders olarak konulmasını sağlamaktır.

Reisi Cumhurumuz R. Tayyip Erdoğan konuşmalarında sıkça gençlikten söz etmekte ve gençlere çok önem vermektedir.

Cumhurbaşkanımızın özlediği ve hedeflediği gençlik, tarih şuuru ve milli şuurla donanmış gençliktir.

Gençliğimizi, milli ve manevi şuurla beslemedikçe çorak topraklarda su aramış oluruz. Bu manada üniversite hocaları, ortaöğretim öğretmenleri, okullarında gençliğin halini görüyorlardır diyelim. Geçelim!

Çanakkale Savaşlarında 250 bin kaybımız, 80 bini aşkın şehidimiz var. Haçlı Batılıların ve özellikle İngilizlerin, 18 Mart 1915 sabahı, Çanakkale Boğazı’nı geçip, akşama 5 çayını İstanbul’da İngiliz Elçiliğinde içerken topraklarımızı parçalama, milletimizi yok etme planlarının nasıl bozulduğunu anlatmak çok mu zordur.

Böyle nice kahramanlıklar ve nice beklentisiz kahramanlarımız vardır. Çanakkale’yi birkaç kişi üzerinden anlatmak tarihi anlatmak değildir. Tarihi unutturmaktır.

Ezcümle:

Millet-devlet kucaklaşmamızı pekiştirmek istiyorsak, tarih şuurumuz ve milli şuurumuz en önemli güç kaynağımızdır. İstiklalimizdir, istikbalimizdir.

QOSHE - Çanakkale Zaferi okullara ders olarak konulamaz mı? - Hüseyin Öztürk
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çanakkale Zaferi okullara ders olarak konulamaz mı?

8 1
29.02.2024

Başka milletleri bilmem ama bizim gibi vatanına-devletine-bayrağına-dinine karşı şehitlik derecesinde bağlı olan bir toplumda, milli şuur ve tarih şuuru daima canlı tutulmalıdır.

Bunun için ülkemizin her noktasında nice örnekler mevcuttur. Bütün mesele helva ustası bulabilmek! Hani şeker-un-yağ var da helvayı kim yapacak misalinde olduğu gibi.

Tarihimiz ortada, tarihi yapanlar ortada, tarihi eserler ortada. Bunları yazıp çizenler ortada, arşivler ortada.

Yani milli şuur ve tarihi şuuru vermek ve öğretmek için bir eksiğimiz yok. Bir tek helva ustalarına ihtiyaç var.

Mesele, millet-devlet şuurlu eğitim camiasının omuzlarındadır. Geçelim.

Hatırlayalım. Çanakkale Savaşları üzerinden 109 yıl geçti. Bölgedeki çok başlılıktan dolayı son 14 yıla kadar bir türlü savaşın ve şehitlerin şanına yakışır bir şehitlik yoktu.

2014 yılında “Alan Başkanlığı” kurulduktan sonra eline yüzüne bakılır olduğu gibi Devlet-millet olmanın haysiyet ve şerefine yakışır bir hal aldı ve öz kimliğine kavuştu.

Tarihi Yarımadayı ve........

© Yeni Akit


Get it on Google Play