Barış Doster yazdı…

Son birkaç günde, medyada çıkan iki haber, ABD’nin Avrasya coğrafyasında yeni saldırı ve tertiplere hazırlandığını, bu amaçla ABD’nin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO’yu bir kez daha ve de Avrupa üzerindeki mevcut nüfuzunu iyice pekiştirmek için kullanacağının ipuçlarını verdi.

İlk haber şu: NATO; Soğuk Savaş sonrası en büyük askeri tatbikatı Sarsılmaz Savunucu 2024’ü, önümüzdeki hafta başlatacak. NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı (SACEUR) Orgeneral Christopher Cavoli, Brüksel’deki NATO Genelkurmay Başkanları Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, 31 NATO üyesi ve aday ülke İsveç’ten yaklaşık 90 bin askerin katılacağı tatbikatın Mayıs sonuna dek süreceğini belirtti. Cavoli, şöyle dedi: “İttifak, güçlerini Kuzey Amerika’dan Atlantik ötesine hareket ettirerek Avrupa-Atlantik alanını takviye etme kabiliyetini gösterecek”. Tatbikatın; Almanya, Polonya ve Baltık ülkelerinde yapılması ve Rusya’yla muhtemel savaş senaryolarını içermesi bekleniyor.

İkinci haber, Almanların ünlü Bild gazetesinde çıktı. Haberde, Alman ordusunun Rusya ile NATO arasında çıkabilecek bir savaş senaryosu oluşturduğu yazıldı. Habere göre, bu yıl alevlenmesi beklenen Rusya – NATO ilişkileri, Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’da ilerleyişe geçmesiyle daha da kötüleşecek. Ukrayna ordusu Haziran ayına dek büyük kayıplar vererek, başkent Kiev’e kadar çekilecek. Ardında NATO – Rusya gerilimi en yüksek seviyeye ulaşacak. 2025 yılında, 300 bin kişilik NATO ordusu, doğuya konuşlandırılarak Rusya’ya karşı çatışma başlatılacak. En ateşli çatışmalar, Belarus ve Kaliningrad bölgesinde Suvalki koridorunda yaşanacak.

İki haber de hedefine Rusya’yı koysa da, geniş ölçekte Avrasya’yı, özelde ülkemizi doğrudan ilgilendiriyor. Zira nasıl ki Ortadoğu’da, ABD’nin hedefinde Irak ve Suriye’den sonra, İran ve Türkiye var, Avrasya’da da Rusya’nın ardından hedef Türkiye. Hiç uzağa gitmeyelim, Yunanistan’daki ABD askeri yığınağı da bunu kanıtlıyor, ABD’nin Montrö’yü delme çabaları da.

Tartışmak için, şunu hatırlatalım: ABD yapımı sosyal bilim disiplini olarak bilinen uluslararası ilişkilerde, Soğuk Savaş sonrası, Rusya’nın; eski Sovyetler Birliği coğrafyasına, Avrasya’ya odaklanmasının nedenleri sıralanırken, şunlar yazılırdı.

Birincisi, Rusya’nın bu yönelimi, ülkenin iç dinamikleriyle, iç siyasetiyle ilgilidir. Kamuoyunun dikkatini, içeriden dışarıya, yakın çevreye, eski SSCB coğrafyasına yöneltmek, buralarda etkili olarak, kırılan gururu tamir etmek arayışının ürünüdür. 2000 yılından itibaren Putin; Rusların incinmiş olan ulusal gururunu tamir etmek için de bunu başarıyla kullanmıştır. Ekonomi iyi gittiğinde, enerji fiyatları yüksek seyrettiğinde, bu da Rusya’nın hazinesini doldurduğunda, zaten içeride yüksek bir onay almıştır. Bunun aksi olduğu dönemlerde ise iç destek azalmış, hatta Putin’in geleneksel olarak yüksek destek gördüğü kırsalda bile, tepkiler yükselmiştir.

İkincisi, Rusya’nın daha fazla küçülmeye tahammülü yoktur. İlk aşamada varlığını, sınırlarını, konumunu muhafaza etmek, sonrasında da geliştirmek, güçlendirmek ister. Yani bir yandan Rusya içindeki ayrılıkçı hareketler, diğer yandan ABD’nin Rusya’nın yakın çevresinde artan hamlelerine karşı, Rusya’nın yakıcı bir ulusal güvenlik, birlik, bütünlük gereksinimi vardır.

Üçüncüsü, Rus kimliği, tarihi, kültürü, devlet geleneği, çeşitli düşünce akımları, ister milliyetçi, ister komünist, ister Avrasyacı olsun farklı ideolojik, politik, entelektüel gelenekler, hep Rusya’nın medeniyet birikimine, güçlü devlet geleneğine, imparatorluk geçmişine, zengin kültürüne vurgu yaparlar. Hepsi de genişlemeci, yayılmacıdır ve devletin güvenlik, ideoloji, kültür üreten yönlerinin altını çizerler. Putin de bu farklı ideolojiler, gelenekler, siyasetler arasında iyi bir denge tutturmuştur. Bazen birini öne çıkarmış, bazen diğeriyle ittifak yapmıştır. En mesafeli olduğu gruplar batıcılar, liberaller olduğu halde, bunların bazı isimleriyle bile belli dönemlerde fotoğraf vermiştir.

Dördüncüsü, jeopolitik zorunluluklar, Rusya’nın yakın çevresine kadar sokulan ABD’nin atakları, eski Doğu Bloku ülkelerinin, Varşova Paktı üyelerinin NATO ve AB üyesi yapılmaları, NATO’nun Rusya sınırlarına, Karadeniz sahillerine dayanması, Rusya’yı kaçınılmaz olarak daha endişeli, tepkisel kılmıştır.

Şimdi birlikte soralım: ABD niçin Rusya’yı yakın çevresinden kuşatmaya bu kadar hevesli? Soğuk Savaş sonrasında, SSCB’nin dağılmasını izleyen dönemde, Baltık üçüzlerinden (Estonya, Letonya, Litvanya) Karadeniz’e kıyıdaş olan Romanya ve Bulgaristan’a, Polonya’dan Macaristan’a kadar eski SSCB ülkelerini, eski Doğu Bloku ülkelerini, eski Varşova Paktı ülkelerini, Balkan ülkelerini, Doğu Avrupa ülkelerini bünyesine katarak sürekli genişlemesinin sebebi ne? Dünya barışı mı? Güvelik ve istikrar mı? Demokrasi, özgürlük ve insan hakları mı?

Bunların hiçbiri değil elbette. Yanıt net; ABD’nin emperyalist karakteri ve ihtiyaçları.

Çünkü 1949’da 12 üye tarafından (ABD, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Fransa, Hollanda, İtalya, İzlanda, Kanada, Norveç, Portekiz, Lüksemburg) kurulan NATO; izleyen yıllarda 9 kez genişledi. 1952’de Türkiye ve Yunanistan; 1955’te Almanya; 1982’de İspanya; 1999’da Polonya, Çekya ve Macaristan; 2004’te Letonya, Litvanya, Estonya, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Bulgaristan; 2009’da Arnavutluk ve Hırvatistan; 2017’de Karadağ; 2020’de Kuzey Makedonya; 2023’te ise Finlandiya NATO üyesi oldular. 12 üyenin kurduğu, Soğuk Savaş bitene dek toplam dört üye alarak, 16 üyeye ulaşan NATO; Soğuk Savaş sonrasında 15 yeni üye kaydetti. Bu üyelerin coğrafi konumlarına bakıldığında, hedef açıkça görülüyor. İsveç’in üyeliğinin de masada olduğunu bir kenara yazalım. Oysa Soğuk Savaş sonrasında, ABD’nin NATO genişlemesi konusunda Rusya’ya verdiği sözler, böyle değildi.

Şunu da unutmayalım: Dünyaya Atlantikçi gözlüklerle bakan pek çok uzman (ülkemizde de çoklar); Rusya’nın kaygılarının, yakın çevresindeki ülkelerin NATO üyesi olması ve Ukrayna’nın da NATO’ya girmek istemesiyle ilgili olmadığını öne sürüyorlar. Bunlara göre, Moskova’nın asıl endişesi, yakın çevresindeki ülkelerin de Ukrayna’nın da demokrat, liberal rejimler olmasından, Rus halkının da bunlara özenip, bunları cazibe merkezi olarak görmesinden kaynaklanıyor. Bu uzmanlara göre; 2003, 2004 ve 2005’te Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da yaşanan renkli devrimler de ABD ve batı destekli, Soros fonlamalı hareketler değil, demokratik eylemler.

Kısacası, ABD ve NATO’nun yakın çevremize yönelik saldırıları, daha da artacak. Bu saldırılar için psikolojik, sosyolojik, akademik altyapı çalışmaları başladı bile.

QOSHE - ABD Avrasya’da yeni kışkırtmalara hazırlanıyor - Barış Doster
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD Avrasya’da yeni kışkırtmalara hazırlanıyor

74 0
21.01.2024

Barış Doster yazdı…

Son birkaç günde, medyada çıkan iki haber, ABD’nin Avrasya coğrafyasında yeni saldırı ve tertiplere hazırlandığını, bu amaçla ABD’nin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO’yu bir kez daha ve de Avrupa üzerindeki mevcut nüfuzunu iyice pekiştirmek için kullanacağının ipuçlarını verdi.

İlk haber şu: NATO; Soğuk Savaş sonrası en büyük askeri tatbikatı Sarsılmaz Savunucu 2024’ü, önümüzdeki hafta başlatacak. NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı (SACEUR) Orgeneral Christopher Cavoli, Brüksel’deki NATO Genelkurmay Başkanları Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, 31 NATO üyesi ve aday ülke İsveç’ten yaklaşık 90 bin askerin katılacağı tatbikatın Mayıs sonuna dek süreceğini belirtti. Cavoli, şöyle dedi: “İttifak, güçlerini Kuzey Amerika’dan Atlantik ötesine hareket ettirerek Avrupa-Atlantik alanını takviye etme kabiliyetini gösterecek”. Tatbikatın; Almanya, Polonya ve Baltık ülkelerinde yapılması ve Rusya’yla muhtemel savaş senaryolarını içermesi bekleniyor.

İkinci haber, Almanların ünlü Bild gazetesinde çıktı. Haberde, Alman ordusunun Rusya ile NATO arasında çıkabilecek bir savaş senaryosu oluşturduğu yazıldı. Habere göre, bu yıl alevlenmesi beklenen Rusya – NATO ilişkileri, Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’da ilerleyişe geçmesiyle daha da kötüleşecek. Ukrayna ordusu Haziran ayına dek büyük kayıplar vererek, başkent Kiev’e kadar çekilecek. Ardında NATO – Rusya gerilimi en yüksek seviyeye ulaşacak. 2025 yılında, 300 bin kişilik NATO ordusu, doğuya konuşlandırılarak Rusya’ya karşı çatışma başlatılacak. En ateşli çatışmalar, Belarus ve Kaliningrad bölgesinde Suvalki koridorunda yaşanacak.

İki haber de hedefine Rusya’yı koysa da, geniş ölçekte Avrasya’yı, özelde ülkemizi doğrudan ilgilendiriyor. Zira nasıl ki Ortadoğu’da, ABD’nin hedefinde Irak ve Suriye’den sonra, İran ve Türkiye var, Avrasya’da da Rusya’nın ardından hedef Türkiye. Hiç uzağa gitmeyelim, Yunanistan’daki ABD askeri yığınağı da bunu kanıtlıyor, ABD’nin Montrö’yü delme çabaları da.

Tartışmak için, şunu hatırlatalım: ABD yapımı sosyal bilim disiplini olarak bilinen uluslararası ilişkilerde, Soğuk Savaş sonrası, Rusya’nın; eski Sovyetler Birliği coğrafyasına,........

© Veryansın TV


Get it on Google Play